Tutsaklar, ‘Uzun zamandır gündemimizde olan ve tüm hukuki başvurularımıza rağmen sonuç alamadığımız ‘ağız içi arama’ adı altında yapılmak istenen keyfi ve bir o kadar da insan onurunu ayaklar altına alan bu uygulama yüzünden iki yılı aşkın bir süredir hastane sevklerimiz yapılmıyor’ dedi

Hüseyin Aykol

Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşımız İbrahim Karakaş, 24 Ekim 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Son zamanlarda bir grup gazeteci arkadaşımızın da tahliye haberlerini aldık. Bir nebze de olsa yaşanan bu hukuksuzluğun fiziki özgürlükleri ile sonlandırılmasına sevindik. Tahliye olan arkadaşlarımıza başarılar diliyor, düşüncelerinden ötürü zindanlarda olan arkadaşlarımıza da mücadelelerinde başarılar diliyoruz.

Tabi bu sevinçli haberlerin yanında bir o kadar da bizleri etkileyen haberler aldık. Özgür Basın mücadelesinde önemli bir emeği ve mücadelesi olan yoldaşlarımız Seyit Evran’ın ve ardından Necmettin Salaz’ın ölüm haberlerini aldık. Onların ardılları olarak kalemlerini yerde bırakmayacağız; hayallerini mutlaka gerçekleştireceğiz.

Son zamanlarda yaşadığımız hak ihlallerine değinecek olursak:

Uzun zamandır gündemimizde olan ve tüm hukuki başvurularımıza rağmen sonuç alamadığımız ‘ağız içi arama’ adı altında yapılmak istenen keyfi ve bir o kadar da insan onurunu ayaklar altına alan bu uygulama yüzünden iki yılı aşkın bir süredir hastane sevklerimiz yapılmıyor; tedaviye erişim hakkımız bu uygulama ile fiili olarak engelleniyor. Bu durum artık ciddi bir boyuta ulaşmış durumda. Ağır ve kronik hastalıklarımız olmasına rağmen hiçbir şekilde tedavi olamıyoruz.

Tüm cezaevlerinde uygulamaya konulan baskı ve tecrit politikaları biliniyor. Burada da arkadaşlarımız bu uygulamalardan nasibini fazlasıyla almakta. AİHM ve AİHS sözleşmelerine göre zaten kabul edilmeyen ‘ağırlaştırılmış müebbet’ ceza alan tutsaklara uygulanan politikalar yetmezmiş gibi belirlenen -zaten kısıtlı- kimi ‘haklar’ da uygulanmamakta. Şöyle ki, aynı durumda tutsak olan bu arkadaşlarımız beraber hiçbir faaliyete çıkarılmamakta. Buna gerekçe olarak da farklı ünite ve bloklarda olmaları gösteriliyor. Defalarca cezaevi idarelerine başvuru yapmalarına rağmen bu faaliyetlerden yararlandırılmıyorlar. Böylece adeta tecrit içinde tecrit uygulanıyor.

Bizler de aynı blok içindekilerle faaliyetlere çıkarılıyoruz; ancak başka bloktakileri göremiyoruz. Haftada on kişiyle 10 saat olan sohbet hakkımız burada 2-3 saat sohbet ve spor olarak uygulanıyor. Sohbet ve sporda bir araya gelebilen kişiler de, dosya durumuna göre kategorize ediliyor; yani ayrı ayrı çıkarılıyorlar. Bu arada, adli suçlular ve ideolojik olarak birbirimize tam zıt gruplarla aynı koridoru paylaşmak zorunda kalıyoruz. Dahası aynı kişilerle aynı görüş alanına çıkarılıyoruz. Bu konudaki başvurulara ‘bunun güvenlik gereği olarak yapıldığı’ söylenerek ret cevabı alıyoruz.

Birçok cezaevinde sorun olan ve uzun yıllardır bir türlü çözülemeyen ve kangren haline gelen yayınlara ulaşım hakkı burada da devam etmekte. Şöyle ki, adımıza gelen-yatırılan kitaplarımız bazen bir, hatta bir buçuk ay sonra tarafımıza verilmekte. Yine iki ayda bir kitap alımı gibi tuhaf bir uygulama hayata geçmiş durumda. Yani kitap gönderimi kargo ile yapılabiliyor; fakat ailelerimiz kapıdan yatırmak isterlerse, iki ayda bir ayın ilk haftası dışında alım yapılmıyor. Hoş alımı yapılan kitaplar da yukarıda dediğim gibi bir, bir buçuk ay sonra veriliyor!

Yaşadığımız birçok hak ihlallerinden bazılarını kaleme aldım. Başta tedaviye erişim olmak üzere, belirttiğim hak ihlallerine ilişkin ve insan onurunu ayaklar altına alan keyfi uygulamalar hakkında hukuk savunucuları, siyasi partiler, STÖ gibi kurumlara sizler aracılığıyla tekrardan çağrı yapıyor, dayanışma talebimizi yineliyoruz.”

* * *

Mezopotamya Ajansı editörlerinden Sedat Yılmaz, 3 Mayıs 2023 gününden bu yana Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu. Uzun bir süre sonra hakkında yazılan iddianameyi Ankara’da herhangi bir mahkeme kabul etmedi. Sedat Yılmaz’ın işlediği iddia edilen gazetecilik yapma ‘suçu’nu şimdi Diyarbakır’daki bir mahkeme 14 Aralık 2023 günü yargılayacak. Sedat Yılmaz, bu yüzden haklı olarak Diyarbakır’daki bir cezaevine sevk olmak istiyor. Böylece oradaki mahkemeye çıkıp, savunmasını mahkeme heyetine yüz yüze yapabilsin. Ancak Adalet Bakanlığı, Sedat Yılmaz’ın son derece haklı olan bu sevk isteğini reddetmiş. Ne desem boş!

* * *

Kocaeli-Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Sinan Adıgüzel, 28 Eylül 2023 tarihli mektubunda beş karikatürünü daha göndermiş. Kendisine teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz.

MEKTUBU GELENLER:

İbrahim Karakaş – Kürkçüler F Tipi Cezaevi

Sinan Adıgüzel – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi

Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

Sedat Yılmaz – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

QOSHE - Ağız içi arama insan onuruna aykırıdır - Hüseyin Aykol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ağız içi arama insan onuruna aykırıdır

14 0
04.11.2023

Tutsaklar, ‘Uzun zamandır gündemimizde olan ve tüm hukuki başvurularımıza rağmen sonuç alamadığımız ‘ağız içi arama’ adı altında yapılmak istenen keyfi ve bir o kadar da insan onurunu ayaklar altına alan bu uygulama yüzünden iki yılı aşkın bir süredir hastane sevklerimiz yapılmıyor’ dedi

Hüseyin Aykol

Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşımız İbrahim Karakaş, 24 Ekim 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Son zamanlarda bir grup gazeteci arkadaşımızın da tahliye haberlerini aldık. Bir nebze de olsa yaşanan bu hukuksuzluğun fiziki özgürlükleri ile sonlandırılmasına sevindik. Tahliye olan arkadaşlarımıza başarılar diliyor, düşüncelerinden ötürü zindanlarda olan arkadaşlarımıza da mücadelelerinde başarılar diliyoruz.

Tabi bu sevinçli haberlerin yanında bir o kadar da bizleri etkileyen haberler aldık. Özgür Basın mücadelesinde önemli bir emeği ve mücadelesi olan yoldaşlarımız Seyit Evran’ın ve ardından Necmettin Salaz’ın ölüm haberlerini aldık. Onların ardılları olarak kalemlerini yerde bırakmayacağız; hayallerini mutlaka gerçekleştireceğiz.

Son zamanlarda yaşadığımız hak ihlallerine değinecek olursak:

Uzun zamandır gündemimizde olan ve tüm hukuki başvurularımıza rağmen sonuç alamadığımız ‘ağız içi arama’ adı altında yapılmak istenen keyfi ve bir o kadar da insan onurunu ayaklar altına alan bu uygulama yüzünden iki yılı aşkın bir süredir hastane sevklerimiz yapılmıyor; tedaviye erişim hakkımız bu uygulama ile fiili olarak engelleniyor. Bu durum artık ciddi bir boyuta ulaşmış durumda. Ağır ve kronik hastalıklarımız olmasına rağmen........

© Yeni Yaşam


Get it on Google Play