Sorunların demokratik çözümü için tüm insan hakları savunucularını, özgür basını, partileri ve STÖ’leri, cesur bir politika geliştirmelerini, zindanlardan yükselen çığlıklarımızı tüm kamuoyuna, dünyaya yansıtıp iktidara baskı yapılmasını ve İmralı’da yaşanan tecridin kaldırılması için ellerinden gelenleri yapmalarını istiyoruz. Unutmayalım ki, umut zaferden daha değerlidir

Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan mahpuslardan İsmet Karak, bulunduğu cezaevindeki siyasi Kürt tutsaklar adına yazdığı 25 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bildiğiniz gibi tüm zindanlarda 27 Kasım 2023 tarihi itibariyle Açlık Grevleri başladı. Bizim bulunduğumuz bu zindanda da aynı tarihte 3 kişilik gruplar ile 10 günlük Açlık Grevi şeklinde dönüşümlü açlık grevi başladı. Yarın itibariyle yoldaşlarımız 30 gündür dönüşümlü olarak açlık grevinde oluyorlar ve bu durum devam edecektir. Her geçen gün direniş büyüyerek sürecektir.

‘Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa Demokratik Çözüm ve diyalog’ şiarıyla başlayan Açlık Grevlerinin amacı iyi bilinmelidir. Verilmek istenen mesajın iyi anlaşılması için resmî kurumlara yazılan talepler ve mesajları burada yazmak isterim:

Türkiye’deki tüm ekonomik, siyasi krizlerin, toplumsal barış ve demokrasi yoksunluğunun kaynağında Kürt halkının devlet tarafından bir halk olarak tanınmaması ve halk olmaktan kaynaklı ulusal haklarının kabul edilmemesinden ileri gelmektedir. Türk devletinin bildiği ve uygulayageldiği çözüm, katliam ve asimilasyondur.

Kürt halkının meşru ve evrensel hakları, teslim edilmediği için savaş ve çatışma zemini sürekli canlı kalmakta, ahlaki krizler Türk toplumu ve devletini çürütmektedir. İktidar ‘vatan, millet, bayrak’ sloganlarıyla tüm temel sorunların üstünü örtüp, Türk halkını afyonlayarak mevcut yoksulluk, sefalet ve faşizan düzenini sürdürmekte. Yandaşlarıyla birlikte halkın tüm ekonomik değerlerini milliyetçi söylemlerle yağmalamaktadır. Kürt halkının ulusal hakları tanınıp anayasal güvenceye alınmadığı sürece bu düzen devam edecektir.

Devlet ve iktidarın baskıcı ve faşizan zihniyetinin en aleni hali zindanlara yansımaktadır. Kürt Halk Önderi ve siyasi iradesi olan Sayın Abdullah Öcalan, 25 yıldır ağır bir tecrit altında tutulmakta, tüm temel hakları ihlal edilmekte; avukat, aile görüşleri yaptırılmamaktadır. Anayasa ve yasalarda tüm tutsaklara tanınan haklar İmralı zindanında uygulanmamakta, orası her türlü hukuk ve yasaların dışında tutulmaktadır.

AİHM Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan için tecridin kaldırılması ve 24 yıldan fazla zindanda tutulamayacağı yönünde karar vermiştir. Bilindiği gibi Anayasanın 90. Maddesi bu kararların uygulanmasını zorunlu kılmakta. Fakat iktidar bu anayasanın maddesini çiğnemektedir.

İmralı zindanında yaşanan ‘ağırlaştırılmış mutlak tecrit’e ses çıkarılmadığından yeterince tepki verilmediğinden, baskı ve sindirme, tecrit ve Kürt düşmanı faşizan zihniyet-rejimi tüm zindanlarda yansımasını bulmaktadır. Nitekim son zamanlarda açılan ve adına Yüksek Güvenlikli ve S tipi denilen zindanlarda tutulan siyasi tutsaklara karşı da aynı ağır tecrit ve baskı uygulanmaktadır.

Sonuç olarak, Kürt Halk Önderi’ne karşı uygulanan ağırlaştırılmış tecride son verilmeli, fiziki özgürlüğünün koşulları yaratılıp, Kürt sorununun demokratik çözümü için diyaloğun önü açılmalıdır. Dahası İmralı zindanı kapatılmalıdır. Hasta tutsaklar derhal bırakılmalı, infazı yakılarak rehin tutulan tutsaklar serbest bırakılmalıdır. Yüksek güvenlikli, S tipi, F tipi zindanlarda uygulanan baskı, tecrit, faşizan uygulamalar terk edilmeli; hak ihlallerine son verilmelidir.

Yukarıda dile getirilen sorunların demokratik, meşru, özgürlükçü, adil evrensel ilkelere göre çözümü için tüm demokratik, insan hakları savunucularını, özgür basını, partileri ve STÖ’leri, TTB, TBB, CİİST, TİHV, AB ve BM’yi duyarlı ve cesur bir politika geliştirmelerini, zindanlardan yükselen çığlıklarımızı tüm kamuoyuna, dünyaya yansıtıp iktidara baskı yapılmasını ve İmralı’da yaşanan tecridin kaldırılması için ellerinden gelenleri yapmalarını istiyoruz. Unutmayalım ki, umut zaferden daha değerlidir.”

* * *

Erzurum-Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Erdal Laçin, 25 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “2023 yılını derinleşen toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlarla geride bırakıyoruz. Zamanın oluşturucu yönü geride bırakacağımız yılda acı ve yıkımlara çok fazla tanıklık etti. Demokratik doğrulardan, adil yaşamdan ve insanın özgürce varoluşundan yana yol alanlar, yarın için umut olmaya ve yaşanılır bir dünya gerçekleşmesinin düşünsel, toplumsal ve pratiksel inşası anlamında heyecan vermeye devam etseler de, daha güçlü bir gelişimi yaratmanın yakıcılığı da ortadadır.

Yaşadığımız coğrafyada ağır günlere tanıklık ediyoruz. Dilerim önümüzdeki süreçte var olan ve hâkim olan zihniyet kendisini toplumsal ve insani ihtiyaçlara göre değişime taşır. Olur mu? İstenirse neden olmasın. Sorun tam da bu. Yani zihinsel ve kültürel körlükten vazgeçmek. Sahi sağlık durumunuz nasıl? Yaş olarak da epey ilerlediniz. Umarım herhangi bir sağlık sorunu yaşamıyorsunuzdur. 2024 yılında da çalışma ve üretkenliğinizi sürdürürsünüz.

Benim durumum da iyidir. Herhangi bir engel ve olumsuzluk karşımıza çıkmazsa, Temmuz ayında 30 yılı tamamlayıp çıkacağım. Bakalım artık! Mevcut yaklaşım ve durumu da biliyorsunuz zaten. Koşullar bağlamında bir değişiklik yok. Bildiğiniz üzere açlık grevi devam ediyor. Onar günlük ve dört arkadaşla sürüyor. Arkadaşların da genel olarak durumu iyidir. Şimdilik böyle tamamlayayım. Dostlara ve gazetedeki arkadaşlara da sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Çalışmalarınızda başarılar.”

* * *

Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Adil Abi, 11 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Çok uzun bir yılı geride bırakmaya hazırlanırken, yeni yıla da merhaba demeye hazırlanıyoruz. Döngüsel diyalektik hakikati yol almaya devam edecektir. Olumlu veya olumsuz, avantaj ya da dezavantaj, insanın yaşama ve olgu ve olaylara bakmasına bağlıdır. Ama günümüzde ve yaşadığımız vahşi kapitalizmin çağı insan adına toplumsal normları yok etme düzeyine ulaşmıştır.

Toplumsallığın ortak aklı, vicdanı, ahlakı, ölçü vb. zayıfladığı yerde, vahşi bir yaratık ortaya çıkar ya da yaratılır. Bunun en somut örneği günümüzün Ukrayna, Suriye ve Gazze’sidir. Böyle bir atmosferde yeni bir yıla girmeye hazırlanıyor insanlık. Umarım ve dilerim ki, 2024 yılı halkların birliğine, kardeşliğine, adalete, barışa vesile olsun!

Şayet beni veya bizleri soracak olursanız, daha önce koşullarımı paylaşmıştım. Değişen bir şey yoktur. Zaten zindanların genelinde Açlık Grevi olduğunu kesin duymuşsunuzdur. Burada da 10 günlük dönüşümlü olarak devam ediyor. Kendi yasalarının uygulanması talebi için açlık grevine girmemize neden olanlar utansın! Kendi yasalarını uygulamayan bir anlayışa hangi söz söylenebilir?

Bu güzel ülkemizin güzel insanları ve özellikle de gençler ile bilimle ilgilenenlerin çoğu ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı. Ama her şeye rağmen bu inancımı hep koruyorum. Halklar ortak aklın, vicdanın ve birliktelik duygusuna, özlemine, adaletine sahip çıkacaklardır.”

* * *

Ankara-Sincan 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Ozan Alpkaya, 25 Aralık 2023 tarihli kartında şöyle diyor: “Size gönderdiğim -foto içeren- bir mektubum sakıncalı bulundu. Bu vesileyle yeni yılınızı kutluyorum. Bizde, yani garp cephesinde yeni bir şey yok vesselam! Size açlık grevi hallerimle yazıyorum. Bu yüzden yazım biraz dağınık olabilir. Bir ara, fotoğrafı yeniden size gönderirim. Elbette yeniden yazarım. Selamlar, saygılar…”

* * *

İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Hüseyin Güçlü, 10 Aralık 2023 günü gönderdiği kartta yeni yılımızı kutlamış; kendisine teşekkür ediyor ve 2024 yılının barış ve özgürlük getirmesi dileklerimizle selamlarımızı gönderiyoruz!

Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Mehmet İşsiz, gönderdiği kart ile yeni yılımızı kutlamış. Biz de kendisiyle aynı duyguları paylaşıyor ve yeni yılın dünyadaki tüm halkların barış içinde kardeşçe yaşamasına vesile olmasını diliyoruz…

MEKTUBU GELENLER:

Adil Abi – Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi

Erdal Laçin – Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Mehmet İşsiz – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

İsmet Karak – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Ozan Alpkaya – Sincan 1 nolu Yük. Güvenlikli CİK

Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi

QOSHE - Açlık grevindeki tutsakların talepleri - İçeriden
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Açlık grevindeki tutsakların talepleri

8 0
13.01.2024

Sorunların demokratik çözümü için tüm insan hakları savunucularını, özgür basını, partileri ve STÖ’leri, cesur bir politika geliştirmelerini, zindanlardan yükselen çığlıklarımızı tüm kamuoyuna, dünyaya yansıtıp iktidara baskı yapılmasını ve İmralı’da yaşanan tecridin kaldırılması için ellerinden gelenleri yapmalarını istiyoruz. Unutmayalım ki, umut zaferden daha değerlidir

Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan mahpuslardan İsmet Karak, bulunduğu cezaevindeki siyasi Kürt tutsaklar adına yazdığı 25 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bildiğiniz gibi tüm zindanlarda 27 Kasım 2023 tarihi itibariyle Açlık Grevleri başladı. Bizim bulunduğumuz bu zindanda da aynı tarihte 3 kişilik gruplar ile 10 günlük Açlık Grevi şeklinde dönüşümlü açlık grevi başladı. Yarın itibariyle yoldaşlarımız 30 gündür dönüşümlü olarak açlık grevinde oluyorlar ve bu durum devam edecektir. Her geçen gün direniş büyüyerek sürecektir.

‘Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa Demokratik Çözüm ve diyalog’ şiarıyla başlayan Açlık Grevlerinin amacı iyi bilinmelidir. Verilmek istenen mesajın iyi anlaşılması için resmî kurumlara yazılan talepler ve mesajları burada yazmak isterim:

Türkiye’deki tüm ekonomik, siyasi krizlerin, toplumsal barış ve demokrasi yoksunluğunun kaynağında Kürt halkının devlet tarafından bir halk olarak tanınmaması ve halk olmaktan kaynaklı ulusal haklarının kabul edilmemesinden ileri gelmektedir. Türk devletinin bildiği ve uygulayageldiği çözüm, katliam ve asimilasyondur.

Kürt halkının meşru ve evrensel hakları, teslim edilmediği için savaş ve çatışma zemini sürekli canlı kalmakta, ahlaki krizler Türk toplumu ve devletini çürütmektedir. İktidar ‘vatan, millet, bayrak’ sloganlarıyla tüm temel sorunların üstünü örtüp, Türk halkını afyonlayarak mevcut yoksulluk, sefalet ve faşizan düzenini sürdürmekte. Yandaşlarıyla birlikte halkın tüm ekonomik değerlerini milliyetçi söylemlerle yağmalamaktadır. Kürt halkının ulusal hakları tanınıp anayasal güvenceye alınmadığı sürece bu düzen devam edecektir.

Devlet ve iktidarın baskıcı ve faşizan zihniyetinin en aleni hali zindanlara yansımaktadır. Kürt Halk Önderi ve siyasi iradesi olan Sayın Abdullah Öcalan, 25 yıldır ağır bir tecrit altında tutulmakta, tüm temel hakları ihlal edilmekte; avukat, aile görüşleri yaptırılmamaktadır. Anayasa ve yasalarda tüm tutsaklara tanınan haklar İmralı zindanında uygulanmamakta, orası her türlü hukuk ve yasaların dışında tutulmaktadır.

AİHM Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan için tecridin kaldırılması ve 24 yıldan fazla zindanda tutulamayacağı yönünde karar vermiştir. Bilindiği gibi Anayasanın 90. Maddesi bu kararların uygulanmasını zorunlu kılmakta. Fakat iktidar bu anayasanın maddesini çiğnemektedir.

İmralı zindanında yaşanan ‘ağırlaştırılmış mutlak tecrit’e ses çıkarılmadığından........

© Yeni Yaşam


Get it on Google Play