‘Bizler de 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Cezaevi’nde yaşanılan insanlık dışı uygulamaların son bulması için süreli-dönüşümlü açlık grevine başladık. Başlattığımız bu açlık greviyle bölgemiz ve ülkemizde Kürt halkının yaşadığı sorunların artık çözüme gitmesini istiyoruz.’

Hüseyin Aykol

Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulmakta olan Kader Peker, bulunduğu yerdeki siyasi mahpuslar adına yazdığı ve Adil Okay’a gönderdiği 27 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “2023 yılının son günlerini yaşıyoruz. Ne yazık ki 2023’e güzel başlamadığımız gibi güzel de yaşamadık yılın son birkaç gününü. Ülkede ve Ortadoğu’da yine dünyada yaşanılan ölümler, insana öyle acı verici bir durum ki, anlatılması kolay değil. Her şeye rağmen 2024’e dair umutlarımız büyük. Ben ve biz de yeni yılınızı şimdiden kutluyor ve 2024’ün özgürlüklerin yılı olmasını diliyoruz.

Bizler de 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Cezaevi’nde yaşanılan insanlık dışı uygulamaların son bulması için süreli-dönüşümlü açlık grevine başladık. Başlattığımız bu açlık greviyle bölgemiz ve ülkemizde Kürt halkının yaşadığı sorunların artık çözüme gitmesini istiyoruz. Yaşanan toplumsal kaos ve krizlerin çıkış yolu tüm halkların eşit ve özgür yaşam hakkından geçmektedir.

Kürt sorunundaki çözümün adresi, İmralı Cezaevi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Yıllar önce Türkiye müzakere sürecine girerek savaşı değil, diyaloğu esas alarak barış için bir adım attı! Attığı bu adımı Türkiye halkları memnuniyetle karşıladı. Dolayısıyla bizler artık hiçbir yerden ‘tabutlar’ gelmesin diyoruz. Yaşamı seviyoruz, daha barışçıl bir toplum için daha özgürlükçü bir yaşam için başlatmış olduğumuz bu açlık grevlerinin bir an önce son bulması için sizlerin de öncülük etmenizi ve Türkiye’nin daha yaşanılır bir ülke olması için adım atmanızı, sesimize ses olmanızı istiyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur. Siz de bir sanatçı olduğunuzdan bunu bizden çok daha iyi biliyorsunuz.”

* * *

Malatya-Akçadağ T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Zeyyat Ağaoğlu, 2 Ocak 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Yakından izlediğiniz ve bildiğiniz gibi Türkiye’de yıllardır cezaevlerinde ağır bir tecrit ve hak ihlalleri yaşanmaktadır. Ulusal ve uluslararası kurumlar sessiz kaldıkça bu uygulamaların giderek tüm topluma hâkim kılınacağına defalarca sizlere ve ilgili kurum ve kuruluşlara belirtmemize rağmen adeta ölü toprağı atılmışçasına derin bir sessizlikle karşılandık. Gelinen noktalarda tecrit ve izolasyon cezaevlerinden tüm topluma, muhalefet gruplarına, siyasi arenaya ve tüm demokratik alanlara yayılmış durumdadır.

Toplumsal dinamiklerin yeniden işler kılınması ve demokratik bir sürecin yeniden başlatılmasının yolu başta İmralı cezaevinde tutulan Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağır tecrit koşullarının kaldırılmasından geçer. Cezaevlerinde başlatılan bir hak arayışı, halklarımızın yeniden barış ve demokrasi ile buluşmasının yolunu açacaktır. Şahsınızın bu gerçekliği görerek, bedenimizi ortaya koyarak başlatmış olduğumuz süresiz dönüşümlü Açlık Grevi’ne gereken desteği vermenizi bekliyoruz.

Bu temelde aşağıdaki taleplerimiz için beş günlük açlık grevine başladığımızı bildirerek gereken ilgiyi göstermenizi bekliyorum: 1. İmralı cezaevinde bulunan Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, 2. Zindanlarda tek kişilik hücre cezalarının tamamen kaldırılması, 3. Hasta tutuklu-hükümlülerin serbest bırakılması ve hastalara hastane sevklerinin kolaylaştırılması ve 4. Cezası biten hükümlülerin cezalarının uzatılması ve infazının yakılması uygulamalarına son verilmesi…”

* * *

Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Yusuf Kenan Dinçer, 3 Ocak 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “2016 yılının Aralık ayından bu yana tutulduğumuz bu hapishanede temel hakların ve hukukun tanınmaması, lehe olan açık yasa hükümlerine ve mahkeme kararlarına uyulmaması ve verilmiş olan sözlerin tutulmaması nedeniyle yaşadığımız sorunlar halen sürüyor. Bu sorunlar ve taleplerimiz şöyle:

6 arkadaşımız 85 aydır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Mecit Şahinkaya, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü değil. Tek kişilik hücrelerde kalma talepleri de yok. Kendileriyle aynı statüde olan tutsaklar burada ve diğer infaz kurumlarının tamamında üç veya daha fazla kişilik hücre ve koğuşlarda tutuluyor. Onlar ise burada getirildikleri günden bu yana tek kişilik hücrede tutularak cezalandırılıyor. Bu keyfiliğe son verilerek arkadaşlarımızın üç kişilik hücrelere alınmasını istiyoruz.

Kitap-yayın hakkımız gasp ediliyor. Kitap, dergi, gazete gibi süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkı 5275 sayılı yasada yer alan temel haklarından biridir. 62. Madde ile düzenlenmiştir. Yayınlardan yararlanılması bu yayınların mahkemelerce yasaklanmamış olması amir hükmüne bağlanmıştır. Bu yayınların abone olunarak, idarece satın alınarak, ziyaretçiye getirtilerek, posta ve koli ile getirtilerek temin edilmiş olması yararlanmaya engel olarak görülmemiştir. Bugüne kadar defalarca çözülecek denilmesine rağmen posta ile gelen dergilerin zarflarına bile el konularak yıllardır sürdürülen bu yasa tanımazlık halen devam ediyor. Hakkında toplatma kararı olmayan kitap, dergi ve yayınların verilmesini, kitaplar için getirilmiş olan keyfi sayı sınırlamasının kaldırılmasını istiyoruz.

Sohbet hakkı tam olarak uygulanmıyor. Haftada 10 saat sohbet hakkı uygulanan tecridi kaldırmanın bir adımıydı. Adalet Bakanlığı’nın 457 sayılı genelgesiyle 2007 yılında mevzuattaki yerini almasına rağmen uzun yıllar tam uygulanmadı. 2017 yılından sonra arkadaşlarımızın tutulduğu çoğu hapishanede 10 saat ya da 10 saate yakın uygulanırken, burada üç haftada sadece 3 saat olarak uygulandı. Bu sürenin 10 saate çıkarılması için hiçbir adım atılmadığı gibi salgından sonra da haftada 2.5 saat olarak uygulanmaya başladı. Haftada 10 saat sohbet hakkının tam olarak uygulanmasını istiyoruz.

Halk TV ve Tele 1 televizyon kanallarının merkezi yayına verilmesini istiyoruz. Bu konudaki başvurularımız bunca zamandır yerine getirilmiyor. Hakkımızda sık sık verilen disiplin cezaları, bilahare yürürlüğe sokuluyor. Bulunduğumuz hapishanede tutsaklara su kotası uygulanıyor. Günde 200 litre soğuk su, 70 litre sıcak su verilmektedir. Özellikle sıcak su son derece yetersizdir. Zaten verilen sıcak suyun çoğu soğuk olarak akmaktadır. Hapishane idaresince tamir ve değişim yapması gereken musluk, musluk başı, batarya borusu, duş başlığı gibi malzemeler bozulduğunda değiştirilmiyor. Bizim kantinden parayla satın almamız isteniyor. Revire çıkma, oradan hastaneye sevk işlemlerindeki zorluklar ve engeller halen sürüyor. 29 Ekim 2022 günü tahliye edilmesi gereken Yusuf Kenan Dinçer’in tahliye olabilmesi için bağımsızlar koğuşuna geçmesi şartı, idarece halen dayatılıyor.

* * *

Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan kadim mahpuslardan Adnan Öztel, yeni yılımızı kutlamış. Kendisine teşekkür ediyor ve bizler de onun yeni yılını, 2024 yılının barış ve özgürlük getirmesi dileklerimizle kutluyoruz…

MEKTUBU GELENLER:

Kader Peker – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi

Zeyyat Ağaoğlu – Akçadağ T Tipi Cezaevi

Adnan Öztel – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi

Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK

QOSHE - Çözümün adresi İmralı’dır! - İçeriden
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çözümün adresi İmralı’dır!

7 0
20.01.2024

‘Bizler de 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Cezaevi’nde yaşanılan insanlık dışı uygulamaların son bulması için süreli-dönüşümlü açlık grevine başladık. Başlattığımız bu açlık greviyle bölgemiz ve ülkemizde Kürt halkının yaşadığı sorunların artık çözüme gitmesini istiyoruz.’

Hüseyin Aykol

Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulmakta olan Kader Peker, bulunduğu yerdeki siyasi mahpuslar adına yazdığı ve Adil Okay’a gönderdiği 27 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “2023 yılının son günlerini yaşıyoruz. Ne yazık ki 2023’e güzel başlamadığımız gibi güzel de yaşamadık yılın son birkaç gününü. Ülkede ve Ortadoğu’da yine dünyada yaşanılan ölümler, insana öyle acı verici bir durum ki, anlatılması kolay değil. Her şeye rağmen 2024’e dair umutlarımız büyük. Ben ve biz de yeni yılınızı şimdiden kutluyor ve 2024’ün özgürlüklerin yılı olmasını diliyoruz.

Bizler de 27 Kasım 2023 tarihinde İmralı Cezaevi’nde yaşanılan insanlık dışı uygulamaların son bulması için süreli-dönüşümlü açlık grevine başladık. Başlattığımız bu açlık greviyle bölgemiz ve ülkemizde Kürt halkının yaşadığı sorunların artık çözüme gitmesini istiyoruz. Yaşanan toplumsal kaos ve krizlerin çıkış yolu tüm halkların eşit ve özgür yaşam hakkından geçmektedir.

Kürt sorunundaki çözümün adresi, İmralı Cezaevi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Yıllar önce Türkiye müzakere sürecine girerek savaşı değil, diyaloğu esas alarak barış için bir adım attı! Attığı bu adımı Türkiye halkları memnuniyetle karşıladı. Dolayısıyla bizler artık hiçbir yerden ‘tabutlar’ gelmesin diyoruz. Yaşamı seviyoruz, daha barışçıl bir toplum için daha özgürlükçü bir yaşam için başlatmış olduğumuz bu açlık grevlerinin bir an önce son bulması için sizlerin de öncülük etmenizi ve Türkiye’nin daha yaşanılır bir ülke olması için adım atmanızı, sesimize ses olmanızı istiyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur. Siz de bir sanatçı olduğunuzdan bunu bizden çok daha iyi biliyorsunuz.”

* * *

Malatya-Akçadağ T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Zeyyat Ağaoğlu, 2 Ocak 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Yakından izlediğiniz ve bildiğiniz gibi Türkiye’de yıllardır cezaevlerinde ağır bir tecrit ve hak ihlalleri yaşanmaktadır. Ulusal ve uluslararası kurumlar sessiz kaldıkça bu uygulamaların giderek tüm topluma hâkim kılınacağına defalarca sizlere ve ilgili kurum ve kuruluşlara belirtmemize........

© Yeni Yaşam


Get it on Google Play