İnsan düşündükçe aklını oynatacak be kardeşim.

Memleket ne ara böyle oldu…

Eskiden de böyleydi de biz, bizim zamanımızda geçim derdine düşerken, sosyalleşme neyim bilmiyor oluşumuzdan mıydı ki bunların hiçbirinden haberimiz olmadı acaba?

*

Ne acı ki dokuz-on yedi yaş aralığındaki

kızlarımız evlendirilebiliyorlar.

Öyle olunca da kızlarımızın hayalleri tükeniyor…

Öyle olunca da çocuk yaşında çocuğu oluyor…

Öyle olunca da çocuk yaşta çöküp gidiyor çocuk anne…

Kendine küsüyor…

Ailesine küsüyor…

Hayata küsüyor…

Ve en sonunda da yüreğinde kabuk bağlamış acılarıyla bir başına ve kimselere derdini anlatamadan, garibim ah ile vah ile ömrünü geçirip, sonra da bu dünyadan bir gün bile görmeden göçüp gidiyor.

*

Bunu özellikle de bizim din adamlarımız tartışıyor…

“Caizdir” diyor…

“Kemik yapısı uygunsa olabilir” diyor

“Zamanla evin hanımı olmayı da öğrenir” diyor.

Diyor da ya, akıl yapısı…

Duygu yapısı…

Beceri yapısı…

Planlama yapma yapısı, kimsenin aklına gelmiyor sanırım.

*

Nasıl olur da kendisi çocukken kendi çocuğunu büyütür.

Buna da çareyi buluyorlar elbet…

Ömrü varsa Rabb’im onu büyütür deniliyor ya, o çocuk anne için bunun bedelinin ne kadar ağır olabileceğini kimse söylemiyor.

*

Sonra ne oluyor?

Yaşanan her yeni tecrübe ile saçına onlarca yüzlerce aklar düşerken, o farkında olmasa da ömründen ömür gidiyor da kimsenin umurunda olmuyor.

“O evlenmiş ve yuvasını kurmuştur artık” deniliyor.

Oysa her iki taraf bir olup “Henüz çocuk yaştaki insanın hayatını tükettiklerinden bi haber” diyeceğim ya, ondan da bihaber değillerdir.

*

Demem o ki bizim memleketin bu çocuk gelin, çocuk damat meselesi bir türlü gündemden düşmedi gitti!..

Yazık oluyor çocuklarımıza, çok yazık oluyor.

Bunu dine bağlayanlar…

Bunu kemik yapılarının gelişmişliğine bağlayanlar…

Bunu çocuk doğurmasında bir engel olmayışına bağlayanlar, acaba vicdanları onlara ne diyor onu da bilmek isterim.

Çünkü son pişmanlık fayda vermiyor.

Çünkü keşkeler insanın hayatını yiyip bitiriyor.

*

Şimdi de çocuk evliliğine giden yolculukta son örnek de Konya’dan.

13 yaşında bir kızımızı kendisinden 15 yaş büyük biriyle nişanlamışlar.

Hadi buyurun bakalım.

*

Hani diyeceksiniz ki alan memnun veren memnun, size ne oluyor!

Yok, öyle değil.

Alan da veren de memnun olsa da devlet vatandaşının akıl ve ruh sağlığından da sorumlu olduğundan, duruma el koyuyor ve koruma altına alıyor.

Müthiş…

Öyle de yapmış zaten. 13 yaşında nişanlandırılan kızımızı koruma altına almış.

*

Merak ediyorum bu son bir-iki yıl içinde çocuk evlilikleri sayısıyla ilgili bir istatistik var mı acaba?

QOSHE - Masum ifadeler acı gerçekler - Yunus Arıkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Masum ifadeler acı gerçekler

35 0
24.12.2023

İnsan düşündükçe aklını oynatacak be kardeşim.

Memleket ne ara böyle oldu…

Eskiden de böyleydi de biz, bizim zamanımızda geçim derdine düşerken, sosyalleşme neyim bilmiyor oluşumuzdan mıydı ki bunların hiçbirinden haberimiz olmadı acaba?

Ne acı ki dokuz-on yedi yaş aralığındaki

kızlarımız evlendirilebiliyorlar.

Öyle olunca da kızlarımızın hayalleri tükeniyor…

Öyle olunca da çocuk yaşında çocuğu oluyor…

Öyle olunca da çocuk yaşta çöküp gidiyor çocuk anne…

Kendine küsüyor…

Ailesine küsüyor…

Hayata küsüyor…

Ve en sonunda da yüreğinde kabuk bağlamış acılarıyla bir başına ve kimselere derdini anlatamadan, garibim ah ile vah ile ömrünü geçirip, sonra da bu dünyadan bir gün bile görmeden göçüp gidiyor.

Bunu özellikle de bizim din adamlarımız tartışıyor…

“Caizdir” diyor…

“Kemik yapısı uygunsa olabilir”........

© Yeniçağ


Get it on Google Play