“İstanbul seçiminde İmamoğlu’na karşı, özellikle kurulmayan ancak fiilen oluşmuş bir ittifak var. Özellikle kurulmadı bu ittifak, hem Cumhur İttifakı hem de muhalefet partilerinin tercihleriyle oluştu.”

Yerel seçimin aslında en çok İstanbul seçimi olduğunun herkes farkında. CHP bütün hatalarına rağmen İzmir’de cefakar seçmeni, Ankara’da Mansur Yavaş sayesinde kendini fazla sıkıntıda hissetmiyor zaten. Mesele İstanbul ve İmamoğlu.

İmamoğlu’nun durumu ise zor. Çünkü İstanbul seçiminde İmamoğlu’na karşı, özellikle kurulmayan ancak fiilen oluşmuş bir ittifak var. Özellikle kurulmadı bu ittifak, hem Cumhur İttifakı hem de muhalefet partilerinin tercihleriyle oluştu.

Oluştu diyorum çünkü bir yandan da Türkiye’nin mevcut atmosferinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’la başa çıkma ihtimali olan bir ismin sivrilip öne çıkmasından rahatsızlık duyan o kadar çok kesim var ki, mutlaka başlarında bir orkestra şefi gerekmiyor. Bu daha çok siyasi çıkarların yakınsamasıyla oluşmuş, gayrı resmi bir anlayış zemini.

Oluşan bu fiili ittifaka “İmamoğlu’na kaybettirme lobisi” de diyebiliriz. Bu lobinin üç unsuru var.

1- Cumhur İttifakı bileşenleri. Bu en doğal ve en kolay anlaşılır bileşen. Erdoğan kendisine 2019’da ilk kez yenilgiyi tattıran İmamoğlu’na İstanbul’u da siyaseti de dar etmek istiyor.

2- CHP-dışı muhalefet partilerinin etkili çoğunluğu. Burada başı İYİ Parti ve lideri Meral Akşener geliyor. Siyasette işler abla-kardeş muhabbetinden husumete dönüşebiliyor.

DEM Parti ve Yeniden Refah’ın doğrudan İmamoğlu’na kaybettirme itkisiyle hareket ettiğini söylemek haksızlık olur. DEM kendisini seçmenine kanıtlamak, gerçek gücünü de ölçmek istiyor. Ama bu hamlesiyle İmamoğlu’na kaybettirme ihtimali olduğunu da görecek deneyimde.

Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan dün YetkinReport’a “Aday göstermezsek AK Partinin yedek lastiğine döneriz” (*) yargısını 31 Mart’a dek değiştirmezse bu İmamoğlu’na kaybettirme lobisi için önemli bir kayıp sayılmalı.

Şunu da eklemek gerekiyor ki, tüm bu siyasi partiler kendi kimlikleri olan ayrı partiler ve kimse CHP’ye de İmamoğlu’na da kazandırmak zorunda değil; isteyen bunu daha geniş çaplı bir çoğulcu demokrasi mücadelesi olarak görür, isteyen görmez.

3- İmamoğlu’na kaybettirme lobisinin üçüncü bileşeni ise CHP içindeki hizipleşme.

CHP içindeki hizipleşme ve çekişme artık parti-içi demokrasi boyutlarını aştı.

Önceki başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın olanların çoğunlukta olduğu TBMM Grubundan, Genel Başkan Özgür Özel’in başında olduğu Genel Merkezi “Moğol İstilasına” benzer bir tasfiye yürütmekle suçlayanlar var. Buna örnek olarak da en son Ankara, Çankaya örneği gösteriliyor.

Kılıçdaroğlu’na yakın olanların yerel seçimde İmamoğlu’na çalışması, Kılıçdaroğlu açık destek vermedikçe zor görünüyor. İmamoğlu ekibi ise sadece İstanbul değil CHP’nin kazanma ihtimali yüksek başka il ve ilçelerde de belli bir etki inşa etmek istiyor. Genel Merkez ile İmamoğlu ekibi arasındaki sürtüşme sonucu İstanbul’un önemli ilçelerinde yaşanan tartışmayı ise Cumhur İttifakı büyük bir keyifle izliyor.

Buradaki itki, Erdoğan’a karşı kazanma ihtimali olan birilerinin neden kendi hizipleri içinden çıkmadığına duyulan tepkidir.

CHP İstanbul’u AK Parti’ye kaybederse bu Murat Kurum’un başarısından çok İmamoğlu’na kaybettirme lobisinin CHP içinden gelen katkı sayesinde olacak. Bunun faturası ise hem İmamoğlu hem de Özel’e çıkacak.

Özel’in dün bir grup gazeteciye söyledikleri durumu yansıtmaya yeterli:

“CHP’de Genel Başkanı, delegeler ya da parti içi dengeler değil kamuoyu belirlemektedir. Eğer biz kamuoyu desteğini kaybedersek her şey olur.”

Özel ortadaki dağınık görünümden seçildiği Kurultayı “hazmedememiş birkaç arkadaş ve etkilerindeki bir grup medyayı” sorumlu tutuyor.

İktidarın bunu sahiplenip köpürttüğünü (ki bu doğru) vurguluyor be buna rağmen kamuoyu desteğini kaybetmeyiz güveni vermek istiyor.

Özel’in bir de Hatay özelinde DEM ve TİP’e safınızı belirleyin çağrısı önemli. Lütfü Savaş’ın kazanmasının onların desteğinin sağlama alacağına inanıyor.

Ama İmamoğlu’na kaybettirme lobisiyle mücadelesini CHP’nin önce kendi içinde kazanması gerekiyor.

BBP Yeniden Refah’a tepkili

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’ın 20 Şubat’taki söyleşimizde AK Partiyle görüşmelerin kesilmesini anlatırken “Binde 6-7 oyu olan BBP’ye de veriyorlar bunu” ifadesi BBP’nin tepkisine yol açtı.

BBP genel Başkan Yardımcısı Fehmi Güney, partisinin 2023 seçimlerinde yüzde 1, 2019 yerel seçimlerindeyse yüzde 2 oy almış olduğuna dikkat çekti. Güney, YetkinReport’a ilettiği açıklamasında Erbakan’ın “meramını anlatmaya çalışırken” kullandığı “nezaketsizlik ve saygısızlık olarak değerlendirilebilecek” sözlerinin kendilerini üzdüğünü ve özür beklediklerini söyledi.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

QOSHE - En geniş ittifak: İmamoğlu’na kaybettirme ittifakı - Murat Yetkin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

En geniş ittifak: İmamoğlu’na kaybettirme ittifakı

109 0
22.02.2024

“İstanbul seçiminde İmamoğlu’na karşı, özellikle kurulmayan ancak fiilen oluşmuş bir ittifak var. Özellikle kurulmadı bu ittifak, hem Cumhur İttifakı hem de muhalefet partilerinin tercihleriyle oluştu.”

Yerel seçimin aslında en çok İstanbul seçimi olduğunun herkes farkında. CHP bütün hatalarına rağmen İzmir’de cefakar seçmeni, Ankara’da Mansur Yavaş sayesinde kendini fazla sıkıntıda hissetmiyor zaten. Mesele İstanbul ve İmamoğlu.

İmamoğlu’nun durumu ise zor. Çünkü İstanbul seçiminde İmamoğlu’na karşı, özellikle kurulmayan ancak fiilen oluşmuş bir ittifak var. Özellikle kurulmadı bu ittifak, hem Cumhur İttifakı hem de muhalefet partilerinin tercihleriyle oluştu.

Oluştu diyorum çünkü bir yandan da Türkiye’nin mevcut atmosferinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’la başa çıkma ihtimali olan bir ismin sivrilip öne çıkmasından rahatsızlık duyan o kadar çok kesim var ki, mutlaka başlarında bir orkestra şefi gerekmiyor. Bu daha çok siyasi çıkarların yakınsamasıyla oluşmuş, gayrı resmi bir anlayış zemini.

Oluşan bu fiili ittifaka “İmamoğlu’na kaybettirme lobisi” de diyebiliriz. Bu lobinin üç unsuru var.

1- Cumhur İttifakı bileşenleri. Bu en doğal ve en kolay anlaşılır bileşen. Erdoğan kendisine 2019’da ilk kez yenilgiyi tattıran İmamoğlu’na İstanbul’u da siyaseti de dar etmek istiyor.

2- CHP-dışı muhalefet partilerinin etkili çoğunluğu. Burada başı İYİ Parti ve lideri Meral Akşener geliyor. Siyasette işler abla-kardeş muhabbetinden husumete dönüşebiliyor.

DEM Parti ve Yeniden Refah’ın doğrudan İmamoğlu’na kaybettirme itkisiyle hareket ettiğini söylemek haksızlık olur. DEM kendisini seçmenine kanıtlamak,........

© yetkinreport.com


Get it on Google Play