CHP’nin Bilecik Belediyesi’ni İYİ Parti marifetiyle seçimlere iki buçuk ay kala kaybetmesi Millet İttifakı sürecinin son nefesini verdiğinin göstergesi oldu. Zaten İYİ Parti sözcüsü Kürşat Zorlu da Bilecek’teki meclis oylamasında çıkan tablonun altını “Biz yeni bir yola çıktık” cümlesiyle kalın çizgilerle çizdi.

Öncelikle belirteyim; ittifak genel seçimlerde mümkün. Yerel seçimlerde yasal olarak ittifak sözkonusu değil, ancak şu veya bu şekilde işbirlikleri söz konusu olabilir. Haliyle, Bilecik’te yaşananlar yerel seçimlerdeki lokal de olsa CHP-İYİ Parti arasındaki herhangi bir işbirliği olanağının tükendiğini gösteriyor.

Peki genel seçimlerden bu yana olup biten gelişmelere bakıldığında bundan sonra CHP-İYİ Parti arasında bir dahaki genel seçimlerde bir ittifak söz konusu olabilir mi? Köprülerin altından çok su geçecek ancak verili koşullara bakarak böyle bir ittifakın olamayacağını söylemek mümkün. Çünkü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “hür ve müstakil” bir çizgiyi her fırsatta işaret ediyor. “Özü başına” yarışmak, boyunun ölçüsünü görmek istiyor. Akşener, genel seçim sonuçlarına bakarak sanıyorum şu değerlendirmeyi yaptı: AK Parti eriyor ama kaçan oylar MHP ve YRP’ye gidiyor. İYİ Parti de CHP yerine AK Parti’ye yanaşık durursa kaçan oylar bize de gelir.

Akşener’in yeni yönelimini benimsemeyen her kademedeki partililer istifa ediyor. Aralarında GİK üyeleri ve milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri de var. Özü başına yönelimine reaksiyon dalga dalga istifalarla geliyor.

Şunu da not edeyim; her partinin kendi politikasını izlemesi ve “embeded” olmadan yürüyüşünü sürdürmesi olağan. Akşener de bu bağlamda CHP’ye borcunu 2019 yerel seçimlerinde ödediklerini defaatle ifade etti. Fakat aslında istifaların nedeni özü başına yürümekten çok AK Parti ile yanaşık durma eğiliminin giderek dominantlaşması. Bilecik Belediyesi’ni almak için CHP’ye karşı halkın iradesini hiçe sayıp Cumhur İttifakı partileriyle işbirliği yapan İYİ Parti’nin tavrı yanında eş zamanlı olarak bir gelişme daha yaşandı. Dolmabahçe’deki güvenlik zirvesi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, öyle anlaşılıyor ki İYİ Parti Genel Başkanı Akşener tarafından arandı. Arandığında kendisine bilgilendirme yapıldı. Akşener’in AK Parti’ye yanaşıklık politikasına Erdoğan’dan karşı jest bu şekilde geldi. İYİ Parti’den ayrılan milletvekillerinin AK Parti’ye transferine karşı bir diyalogdan da söz ediliyor.

İYİ Parti cenahında olup biten gelişmeler sonucunda bu partiye gönül veren seçmenler de ister istemez etkilenecektir. İYİ Parti’ye genel seçimlerde oy veren seçmenin yerel seçimlerde çok büyük çoğunlukla CHP adaylarını destekleyeceğini öne sürmek abes olmaz. Ancak bu CHP için temelli ve yeterli çözüm olmaz, olamaz.

Burada bir parantez açıp yerel seçim sonrasında olası başarısızlık durumunda İYİ Parti’de neler olabileceğine bakalım… Tabii bu bir analiz ve okuma: 1)Olağanüstü büyük kongre kararı alınır. 2)Meral Akşener aday olmaz. 3)Turhan Çömez kongrede genel başkan adayı olur. 4)Çömez’in karşısına aday çıkacaktır ancak kazanan Çömez olacaktır ve o zaman parti yeni bir yola girebilir.

Erdoğan’ın stratejisi, erimesini içinde ve başat olduğu havuza akıtmak; böylelikle karşı ittifaka oy transferini engellemek; dahası, karşısındaki İttifakı dağıtmak. AK Parti-İYİ Parti dansını Erdoğan açısından bu geniş çerçevede de okumak gerekir.

Genel seçimlerde ittifak 2018 seçimlerine kadar yasaktı. Ancak hülle ittifakları söz konusu olabiliyordu. Bu yasağı 1957 erken genel seçimleri öncesinde DP getirmişti. Çünkü CHP, DP’den ayrılanların kurduğu Hürriyet Partisi ve Cumhuriyetçi Millet Partisi ile ittifak kurmuştu ve bu tablo DP iktidarına son verecek bir gücü işaret ediyordu. Menderes, deklarasyonu da açıklanan güçbirliğini (seçim ittifakı) bozmak için seçim yasasını değiştirip ittifakı yasakladı. Erdoğan ise kendisinin de 50+1 sisteminde ihtiyacı olan ittifakı yasaklayamıyor ama çareyi karşı ittifakı dağıtmakta buluyor.

Yazının bu noktasında CHP’nin çıkaracağı derse gelebilirim. Bu ders çok açıktır ki büyümekten başka bir şey değildir. Sadece ve büyük ölçüde Kılıçdaroğlu dönemindeki gibi ittifaklara bel bağlanamaz. İnönü 57’de ittifaka yöneldiğinde 42’nin üzerine 4-5 puan koyma amacındaydı. 25’in üzerine 20-25 daha eklemek değil. CHP’nin mutlaka büyümesi, geniş kesimlerden ve her bölgeden, her ilden genel iktidara yaklaşacak ve yerel seçimlerde tek başına belediye başkanlıklarını kazanacak kadar oy alabilmesi gerekir. İktidarın karşısındaki ittifakı dağıtmaya bu şekilde karşılık vermesi gerekir. Zaten CHP’nin oy potansiyeli 35-40’lar dolayındadır. Yeter ki CHP’nin özgüveni yerine gelsin. Yeter ki CHP başka bir yazı konusu olan ve zaman zaman da önceki yazılarda değindiğim büyümenin gereklerini gündemine alsın. Yeter ki CHP üye sayısını üçe dörde katlasın, partide olmayanlara ve genç kuşaklara yönelsin; üye yapısını çeşitlendirsin, ülke deseni ile uyumlu hale getirsin. Küçük olsun benim olsun anlayışından, muhalif kalma kompleksinden uzaklaşsın. Yeter ki ilk genel seçimde bütün üyelerle ön seçim yapsın. Kısacası CHP kendi göbeğini kendisi kesebilmelidir. Bu kıvama gelebilmelidir. CHP’nin 1957 seçimlerinde İsmet İnönü ile, 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit ile yüzde 42’ye dayandığını ve tek başına iktidarı az farkla kaçırdığını hatırlayalım. Özel-İmamoğlu ittifakı ile ayağa kalkacak bir CHP’nin taban örgütleri, Özel’in seferberlik çağrısına doğru, hızlı, olumlu yanıt verirse yüzde 42’ler yine yakalanabilir. Yerel seçim sonuçları ne olursa olsun CHP’nin rotası yüzde 42’leri yine yeni yeniden yakalamak olmalıdır. Tabii yerel seçimlerde alınacak başarılı sonuçlar seferberliğe ivme verecektir.

Güçlü bir CHP, Atatürk Türkiye’sinin devamının yegane güvencesidir. CHP’nin bünyesinde oluşturacağı “Türkiye İttifakı” bu bağlamda altın değerinde, hatta yaşamsaldır. CHP’nin yeniden yapılanma ve büyüme sürecinde bu bilinçle hareket etmesi kaçınılmazdır. Aksi halde Türkiye çok uzun bir karanlığa sürüklenir ve bundan CHP de sorumlu olur. CHP ne yapıp edip milletin çoğunluğunu altında toplayacak geniş bir şemsiye açmalıdır. Kurucusu Atatürk’e ancak bu şekilde layık olabilir.

QOSHE - MUZAFFER AYHAN KARA YAZADI- AKŞENER’İN AKP’YE YANAŞIKLIK POLİTİKASI VE CHP’NİN YENİ YOL HARİTASI - Muzaffer Ayhan Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MUZAFFER AYHAN KARA YAZADI- AKŞENER’İN AKP’YE YANAŞIKLIK POLİTİKASI VE CHP’NİN YENİ YOL HARİTASI

5 0
17.01.2024

CHP’nin Bilecik Belediyesi’ni İYİ Parti marifetiyle seçimlere iki buçuk ay kala kaybetmesi Millet İttifakı sürecinin son nefesini verdiğinin göstergesi oldu. Zaten İYİ Parti sözcüsü Kürşat Zorlu da Bilecek’teki meclis oylamasında çıkan tablonun altını “Biz yeni bir yola çıktık” cümlesiyle kalın çizgilerle çizdi.

Öncelikle belirteyim; ittifak genel seçimlerde mümkün. Yerel seçimlerde yasal olarak ittifak sözkonusu değil, ancak şu veya bu şekilde işbirlikleri söz konusu olabilir. Haliyle, Bilecik’te yaşananlar yerel seçimlerdeki lokal de olsa CHP-İYİ Parti arasındaki herhangi bir işbirliği olanağının tükendiğini gösteriyor.

Peki genel seçimlerden bu yana olup biten gelişmelere bakıldığında bundan sonra CHP-İYİ Parti arasında bir dahaki genel seçimlerde bir ittifak söz konusu olabilir mi? Köprülerin altından çok su geçecek ancak verili koşullara bakarak böyle bir ittifakın olamayacağını söylemek mümkün. Çünkü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “hür ve müstakil” bir çizgiyi her fırsatta işaret ediyor. “Özü başına” yarışmak, boyunun ölçüsünü görmek istiyor. Akşener, genel seçim sonuçlarına bakarak sanıyorum şu değerlendirmeyi yaptı: AK Parti eriyor ama kaçan oylar MHP ve YRP’ye gidiyor. İYİ Parti de CHP yerine AK Parti’ye yanaşık durursa kaçan oylar bize de gelir.

Akşener’in yeni yönelimini benimsemeyen her kademedeki partililer istifa ediyor. Aralarında GİK üyeleri ve milletvekilleri, il ve ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri de var. Özü başına yönelimine reaksiyon dalga dalga istifalarla geliyor.

Şunu da not edeyim; her partinin kendi politikasını izlemesi ve “embeded” olmadan yürüyüşünü sürdürmesi olağan. Akşener de bu bağlamda CHP’ye borcunu 2019 yerel seçimlerinde ödediklerini defaatle ifade etti. Fakat aslında istifaların nedeni özü başına yürümekten çok AK Parti ile yanaşık durma eğiliminin giderek dominantlaşması. Bilecik Belediyesi’ni almak için CHP’ye karşı halkın iradesini hiçe sayıp Cumhur İttifakı partileriyle işbirliği yapan İYİ Parti’nin tavrı yanında eş zamanlı olarak bir gelişme daha........

© Yurtseverlik


Get it on Google Play