Lütfi Özgünaydın… Fotoğrafçı, yazar… Önce sınıf öğretmeni, sonra muhabir… Sonra da fotoğraf serüveni ve yazarlık… Fotoğraf albümleri, sergiler, öyküler, romanlar… O bir Kemaliyeli (Eğin). Toybelen köyünden. O hemşerim aynı zamanda. Onu İstanbul’da tanıdım hemşeri ortamında ama Toybelen’de de, Kemaliye’de de gördüm, görüştüm. Özgünaydın, ilerleyen yaşına karşın yazının ve fotoğrafın delikanlısı. Kemaliye’nin misyoneri. Son olarak fotoğraflayarak kaleme aldığı kitap “Eğin Türküsü-Enver Gökçe” kargodan çıkıp geleli epeyce oldu. Türk şiirinin çok önemli figürlerinden Enver Gökçe’nin şiiri, adına yapılan müze, Gökçe üzerine başkalarının yazdıklarından ve fotoğraflardan oluşan kitap Enver Gökçe’ye bir saygı duruşu niteliğinde. Bir şiirindeki dörtlükle “Adı haritalarda bile bulunmayan/Bir köyündenim Anadolu’nun/Güzel şeylere hasrettir memleketim/Güzel şeylere hasrettir bu dünya” diyen, Nazım’ın “sevdalınız komünisttir” dediği gibi komünist şair Enver Gökçe, Kemaliye’nin Çit köyündendir. Bir zamanlar yaşadığı baba evi, Çit Köyü Enver Gökçe Müzesi’dir şimdi. Köylüleri, kazadaki hemşerileri dünya görüşüne bakmadan aralarından çıkan büyük şaire vefa gösterip adına müzeyi çok görmeyerek güzel, değerli bir iş yapmışlar. Lütfi Özgünaydın da aynı şekilde saygı duruşu niteliğinde bir kitapla büyük şairi hatırlatmak, onun şiirinin ve memleket insanı vasfının altını çizmek istemiş. Kitabın yapımcısı da İlke Basın-Yayım, yani yine bir Kemaliyeli olan Şeref Engin. Onu da tanıyorum, yayıncılığa gönül vermiş ve günümüzdeki bütün güçlüklere karşın vazgeçmeyen birisi. Özgünaydın ile birçok projede birlikte oldular.

Kitaba “Enver Gökçe” ile birlikte adını veren Gökçe’nin unutulmaz bir şiirinin adı; yani “Eğin Türküsü”:

Ben/Böyle/Taşların/Çukurların/ İçinde/Kalmışsam/Yalnızsam/ Hor/Görülmüşsem/Arkasızsam/Ve/ Böylece/Bahtı/Siyahım/Yemin/ Kasem/Olsun/ve/And/Olsun/Şart/ Olsun/Yerde/Kalmaz/Ahım”

Kitabın girişinde “önsöz” diyebileceğimiz Doğan Hızlan ve Kemaliyeli Prof. Dr. Ali Demirsoy’un yazıları yer alıyor. Hızlan, “Enver Gökçe’nin Türk şiirindeki yeri” başlıklı yazısında şu satırlara yer veriyor:

“Enver Gökçe’nin yaşamı ile yazdıkları arasındaki gerçekçi, sahici bağ onu iyi bir şair yapan öğelerin başında gelir. Çile çekerken akıllarına ödün vermenin izi düşmemiştir.

Enver Gökçe’yi yazarken elbette o akımın içindeki yerini, akımın özelliklerini de masaya getirme zorunluluğu vardır. Bir kuşağın, bir anlayışın şairi değerlendirilirken o kuşak da araştırma alanına girer. (…) 1940 toplumcu gerçekçi kuşağının yazdıklarını hayatlarından soyutlayarak yazamazsınız. İkisi birbirinin yaratıcı ilişkisini var ederler. Enver Gökçe de halk şiirinin izleri de vardır ama bu bir taklit değil yenileme çabasıdır. (…)

Enver Gökçe de her Eğinli gibi daha dokuz yaşında gurbetle tanışır. Ankara’yı seçer. Dil Tarih Coğrafya’daki bitirme tezini ünlü Eğin manileri ile hazırlar ki, bu tez daha sonra Eğin Türküleri adıyla kitaplaşmıştır.

Kemaliye (Eğin), Kurtuluş Savaşı için 500 atlıyı hazırlar ve tekmil verir. Bu tablo karşısında zamanın bakanlar kurulu olan Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Heyet-i Temsiliye Eğin’e bir kararname ile “Kemaliye” adını verir. Mustafa Kemal Paşa’ya atfen “Kemaliye” adı verilen Eğin, bu onuru gururla taşır. Her yıl Eğin’in Kemaliye adını almasının yıldönümünde hemşeriler Anıtkabir’e gidip Atatürk’e saygılarını, bağlılıklarını sunarlar.

Kemaliye’ye en son 2013 kışında adam boyu kar varken gittim Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ile. Zincirlikaya’ya çıktık o kar kıyamette. Her yanı buz tutmuştu. Ama güzel havalarda da gitmişliğim var tabii. Kemaliye, cennetten bir köşe adeta: Bir tablo. Gidin, kalın, gezin. Çit köyündeki Enver Gökçe müzesini de gezin, Kadıgölünü, dağ keçilerini de görün, o güzelim Eğin evlerini de, şairin “o köy bizim köyümüzdür” dediği Apçağa’yı da…

Özgünaydın’ın kitabının ayrıntılarına girmek, büyüsünü bozmak istemiyorum. Her edebiyat-şiirsever, her Erzincan-Kemaliyeli, Özgünaydın’ın yazı ve fotoğraf serüveninin takipçileri kitabı edinmeli. KEMAV ve KEFTUD bu kitabın elinden tutmalı. Ben de İzmir’deki Milli Kütüphane’ye vereceğim bir adedini. Ki, bu önemli kütüphane zenginleşsin Enver Gökçe ile. (“Eğin Türküsü-Enver Gökçe”, Deneme-Fotoğraf, Lütfi Özgünaydın, İlke Yayınları, İstanbul, 2023)

1920’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Çit Köyü’nde doğdu. Dokuz yaşında ailesiyle birlikte Ankara’ya geldi. Ankara Gazi Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.

Siyasi nedenlerle hapis yattı, sürgün edildi. İlk şiiri 1943’te Ülkü dergisinde yayınlandı. Daha sonra Ülkü, Yurt, Dünya, Ant, Gün, Söz, Yağmur ve Toprak, Yeryüzü gibi dergilerde imzalı imzasız şiirleri, yazıları çıktı. Ortak dili zenginleştiren yerel sözcüklerle örülmüş eserleriyle özgün bir şiire ulaştı. Türk şiirinde 1940 kuşağı ya da “Acılı Kuşak” olarak anılan toplumcu gerçekçi şairlerin önde gelen temsilcileri arasında yer aldı. Bazı şiirleri bestelendi. Mustafa Gökçe, Aydın Tataroğlu adlarıyla çeviriler yaptı. Pablo Neruda’dan da şiirler çevirdi. “Çit Köyü, Sanat ve Sanatçı Üzerine”, “Âşık Veysel’e Dair” düz yazı eserleridir. Düz yazı eserleri arasında iki de biyografi vardır: “Kemalettin Kamu” ve “Ömer Bedrettin Uşaklı”.
Şiir kitapları ise “Dost Dost İlle Kavga”, “Panzerler Üstümüze Kalkar”, “Eğin Türküleri”… Yaş,amını yitirdikten sonra 1981’de “Yaşamı-Bütün Şiirleri” yayınlanmıştır

QOSHE - MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- ”EĞİN TÜRKÜSÜ- ENVER GÖKÇE” - Muzaffer Ayhan Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- ”EĞİN TÜRKÜSÜ- ENVER GÖKÇE”

4 0
19.11.2023

Lütfi Özgünaydın… Fotoğrafçı, yazar… Önce sınıf öğretmeni, sonra muhabir… Sonra da fotoğraf serüveni ve yazarlık… Fotoğraf albümleri, sergiler, öyküler, romanlar… O bir Kemaliyeli (Eğin). Toybelen köyünden. O hemşerim aynı zamanda. Onu İstanbul’da tanıdım hemşeri ortamında ama Toybelen’de de, Kemaliye’de de gördüm, görüştüm. Özgünaydın, ilerleyen yaşına karşın yazının ve fotoğrafın delikanlısı. Kemaliye’nin misyoneri. Son olarak fotoğraflayarak kaleme aldığı kitap “Eğin Türküsü-Enver Gökçe” kargodan çıkıp geleli epeyce oldu. Türk şiirinin çok önemli figürlerinden Enver Gökçe’nin şiiri, adına yapılan müze, Gökçe üzerine başkalarının yazdıklarından ve fotoğraflardan oluşan kitap Enver Gökçe’ye bir saygı duruşu niteliğinde. Bir şiirindeki dörtlükle “Adı haritalarda bile bulunmayan/Bir köyündenim Anadolu’nun/Güzel şeylere hasrettir memleketim/Güzel şeylere hasrettir bu dünya” diyen, Nazım’ın “sevdalınız komünisttir” dediği gibi komünist şair Enver Gökçe, Kemaliye’nin Çit köyündendir. Bir zamanlar yaşadığı baba evi, Çit Köyü Enver Gökçe Müzesi’dir şimdi. Köylüleri, kazadaki hemşerileri dünya görüşüne bakmadan aralarından çıkan büyük şaire vefa gösterip adına müzeyi çok görmeyerek güzel, değerli bir iş yapmışlar. Lütfi Özgünaydın da aynı şekilde saygı duruşu niteliğinde bir kitapla büyük şairi hatırlatmak, onun şiirinin ve memleket insanı vasfının altını çizmek istemiş. Kitabın yapımcısı da İlke Basın-Yayım, yani yine bir Kemaliyeli olan Şeref Engin. Onu da tanıyorum, yayıncılığa gönül vermiş ve günümüzdeki bütün güçlüklere karşın vazgeçmeyen birisi. Özgünaydın ile birçok projede birlikte oldular.

Kitaba “Enver Gökçe” ile birlikte adını veren Gökçe’nin unutulmaz bir şiirinin adı; yani “Eğin Türküsü”:

Ben/Böyle/Taşların/Çukurların/ İçinde/Kalmışsam/Yalnızsam/........

© Yurtseverlik


Get it on Google Play