Füruzan’ı bir defa gördüm, o da kitap fuarında onur yazarı seçildiğinde. Pek ortalarda bir insan değildi ünlü olsa da. Ancak ortak dostumuz E. Büyükelçi Uğur Ergun’dan çok dinlemişimdir. Çünkü Füruzan 1975 yılında Federal Almanya hükümetinin davetlisi olarak Alman Akademik Değişim Servisi (D.A.A.D.) sanatçı programı kapsamında davet edilir Batı Berlin’e ve bir yıl kalır. Uğur Ergun ve o zamanki eşi Serfinaz Ergun da Doğu Almanya tarafında, Doğu Berlin’dedir o sıralar. Uğur Ergun, diplomat olarak görev yapmaktadır. Ergun çiftinin ikiz bebeklerini beklediği dönemdir. Böylelikle Doğu Berlin’i de merak eden ve yakından tanımak isteyen Füruzan Ergun’larla sık sık Doğu Berlin’e geçip zaman geçirmektedir. Bir yıllık değişim programı boyunca bu ritüel sürer.

Müthiş bir belleğe ve aynı zamanda arşive sahip olan E. Büyükelçi Ergun, o dönemdeki arkadaşı Füruzan’ın Doğu Berlin günlerini şöyle anlattı:

“Solcu bir yazar olarak Doğu Berlin’i yakından tanımak onun için hem heyecanlı hem de öğretici oldu. Doğu Almanya’daki komünist uygulamaları yakından izledi. Doğu-Batı farklılıklarını tam yerinde izlerken en isabetli değerlendirmeleri yaptığını görüyorduk. Yabancı dil bilmemesine karşın özellikle Alman TV kanallarını izliyor ve büyük zekasıyla olan biteni herkesten daha önce öğreniyordu. Yüksek düzeyde eğitim gören insanların üzerinde yeteneklere sahip olmasına hayran olmamak mümkün değildi. Berlin’deki en yakın arkadaşları bizdik. Doğu Berlin’e onu biz geçiriyorduk ve bundan büyük heyecan duyuyordu.1 Mayıs 1976 ‘daki törenleri bizim evde izlemiştik. Yazarken olduğu gibi konuşurken de öz Türkçe kullanmaya büyük özen gösteriyordu. Bizim ikiz oğlanlar doğduğunda bizimle beraberdi. Çocuklara isim koyarken (Devrim ve Evre) birlikte isim araştırması yapmıştık. Ondan konuşurken hep saygılıydı. Hep güzel ve bakımlıydı. Güzel giyinmeye özen gösterirdi. Sinema tutkusu da büyüktü.”

Füruzan, Berlin’de Türk işçilerle röportajlar yaptı. Röportajlarını Yeni Konuklar adlı kitabında topladı (1977). Dokuz Çağdaş Türk Öykücüsü (1982) adlı antolojisini ve Türkiye Çocukları (1979) adlı çocuk kitabını da Berlin’de hazırladı. Füruzan’ın daha sonraki yıllarda da göçmen ve gurbetçi işçi sorunları üzerinde durduğunu görüyoruz. 1988’de yayımlanan ve belge niteliğinde bir kitap olan Ev Sahipleri’nde Almanya’nın önde gelen aydınları ve konuk işçileriyle konuşmalar yaptı. 1988’de yayımlanan ikinci romanı Berlin’in Nar Çiçeği’nde de Almanya’daki göçmenlerin hayatını işledi.

Yazar kimliğiyle ve “Füruzan” olarak tanıdığımız Feruze Çerçi 1932’de İstanbul’da doğdu. Karikatürist Turhan Selçuk’la 1958’de evlendikten sonra bir süre Füruzan Selçuk imzasını kullandı. Fırtınalı ve gitgeller ile geçen Füruzan-Turhan Selçuk evliliğiyle dünyaya gelen Cumhuriyet’in sinema yazarı Aslı Selçuk, yazarın tek çocuğu. Yazarın başarıyla yönettiği ve kitabından uyarlanan Benim Sinemalarım’da kızı Aslı Selçuk da yardımcı yönetmenlik yapmıştır.

Füruzan, Yalova Demir Köyü İlkokulu’nu bitirdikten sonra orta öğrenimini yarıda bırakarak kısa bir süre tiyatro oyunculuğu yaptı. Daha sonra kendini tümüyle edebiyat çalışmalarına verdi. Yani okullu değil, alaylı bir yazar. Fakat çevresindeki entelektüel hale kendisini geliştirmesinde rol oynadı. Çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisi oldu. Türk öykücülüğünde genellikle “küçük insanlar” olarak tanımlanan toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyaları keşfedilmemiş insanlarını yazmıştır. İlk öykülerinin konuları çöken burjuva aileler, yoksullukla boğuşan kadın ve çocuklar, yeni ortamlarında bocalayan ve yurt özlemi çeken göçmenlerdir. Öykünün yanı sıra şiirden, romana, gezi yazısından, denemeye ve çocuk edebiyatına kadar edebiyatın farklı türlerinde eserler vermiş, öykülerinin bazıları tiyatro sahnesine ve sinema perdesine taşınmıştır. Daha çok gözleme dayalı gerçekçi bir anlayışı benimseyen Füruzan, ilk öykülerini 1956-58 arasında Seçilmiş Hikâyeler, Türk Dili, Pazar Postası’nda yayınladı. Bu dönemi gençlik hevesi olarak gören yazar, ustalık dönemi ürünlerini ise 1964-72 arasında Dost, Papirüs, Yeni Dergi dergilerinde yayımladı. Sinemaya da uyarlanan ilk öykü kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazanarak ünlendi. Bu ödülü alan ilk kadın yazar oldu. 12 Mart dönemini işleyen ilk romanı 47’liler ile de 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü kazandı. Türkiye tarihine “68’liler” olarak geçmiş, devrimci ve isyancı bir kuşak olan 1947 doğumluların macerasını anlatan eser, geniş bir kitle tarafından sevildi. Füruzan, bu dönemde Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu ile birlikte anılan bir yazar oldu.

Öteden beri tiyatro ve sinemaya karşı ilgisi olan (Bu ilginin köklerini aşağıda Aslı Selçuk’un anlatımından göreceksiniz) Füruzan Ah Güzel İstanbul öyküsünden uyarlanan aynı isimdeki filmde 1981’de Ömer Kavur ile birlikte senaryo çalışması yaptı. Film, hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Film Festivalinde ikincilik ödülü aldı. 1982’de yayımladığı Gecenin Öteki Yüzü kitabında yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1986’da TRT tarafından dizi olarak çekildi. Dizi, TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi olarak seçildi. Bütün çekimlerde sette bulunan Füruzan, bu deneyimden sonra kendisi de yönetmenlik yapmaya karar verdi. 1988-1989’da Benim Sinemalarım adlı öyküsünü senaryolaştırarak Gülsün Karamustafa ile birlikte aynı adla sinema filmi olarak çekti. Film, uluslararası festivallerde büyük ilgi gördü. Yazar, Redife’ye Güzelleme, Kış Gelmeden ve Sevda Dolu Bir Yaz adlı öykülerini ise oyunlaştırmıştır. Kış Gelmeden ve Sevda Dolu Bir Yaz, Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahnelendi.

Yapıtları başta Almanca olmak üzere İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Bulgarca, Farsça gibi çeşitli dillere çevrilmiştir. 1991’de Lodoslar Kenti adlı ilk ve tek şiir kitabını yayımladı. 2006 yılında Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü alan yazar, 2008 yılında 27. İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur yazarı olarak seçilmiş ve hakkında Füruzan Diye Bir Öykü adlı kitap hazırlanmıştır.

Sinema yazarı ve öğretim görevlisi Aslı Selçuk ile Cumhuriyet gazetesi dolayısıyla bazı ortamları paylaştık ama bir süre de Cumhuriyet’te amcası İlhan Selçuk’lu dönemde aynı çatı altında olsak da hiç oturup konuşmuşluğum yok selamlaşmanın ötesinde. Ancak geçen yıl dolaylı bir diyalogumuz daha oldu. Şişli Belediyesi’nin ricasıyla koordinatörlüğünü ve editörlüğünü üstlendiğim Şişli Semt Kitapları Dizisi içindeki “Esentepe’de Bir Gezinti” kitabını yazdırdığım İnci Pamirtan, kitap için Esentepe’nin nüvesini oluşturan Gazeteciler Mahallesi’nden Aslı Selçuk ile de konuştu. Selçuk, o kadar güzel anlatmış ki bu muhiti ve yaşadığı evi, annesi Füzuzan ile babası Turhan Selçuk ve geniş ailesini, komşularını… Füruzan ile ilgili bölümleri burada paylaşmak, Füruzan’ı belki de usta bir yazar olarak pişiren, yoğuran ortama ayna tutmalıyım…

“Gazeteciler Mahallesi, Sağlam Fikir Sokak, 23 Numara’da oturduk. Evimiz bu çıkmaz sokağın en sonundaydı. Sakin, hoş bir sokaktı. Bizim mahalledeki tüm sokak adları gazetecilikle ilgiliydi. Dergiler Sokak, Mektup Sokak, Sağlam Fikir Sokak, Yazarlar Sokak, Keskin Kalem Sokak… Beni etkileyen sokakların isimleri hiç değişmedi.

Çocukluğum böylesine güzel bir yerde geçtiği için çok mutluyum. Geniş bahçeli müstakil bir evde büyüdüm. Evimiz iki katlı büyük bir binaydı. Babam karikatürist Turhan Selçuk, ben, annem yazar Füruzan, babaannem Hikmet Selçuk, dedem Kasım Selçuk, dedemin kardeşinin kızı Emine ablam hep birlikte yaşadık. (…)

Babam evin üst katından alt katına inmek için çok güzel spiral bir merdiven tasarlamıştı.

Oturma salonuna da babamın tasarlayıp yaptığı çok güzel taştan bir şömine vardı. Şömine eve hoş bir hava katıyordu. Babam ördekler için yaptığı küçük havuzda da şöminenin taşlarından kullandı. Kışın şöminede odun yakardık, çok keyifli olurdu. Salonda boydan boya pencereler vardı, arka bahçeyi, havuzu, ördekleri, horoz ve tavukları, ağaçları, çiçekleri görürdük. Tam bir masal evi gibiydi.

Babaannem çok iyi yemek yapardı. Fransızcası çok iyiydi, her ay Hachette Kitabevi’nden ona Elle (ünlü Fransız kadın moda dergisi) dergisi gelirdi. Fransızca kitapları, sözlükleri çocukken beni çok etkiledi. Yatak odam babaannemin odasının hemen yanındaydı, penceremden hurma ağacını görürdüm, kokusunu alırdım.

Evimize gelen terzi bayan babaannemin Burda, Elle dergilerinden seçtiği modellerden elbiseler dikerdi. Dikiş makinesinin sesi, annem, Emine ablam, terzi hanım, babaannem birlikte hoş zamanlar geçirdik. Ara sıra terzi dükkanları görünce hemen Esentepe’de geçen çocukluk yıllarımı anımsıyorum.

Babam ve annem sinemayı, film izlemeyi çok severlerdi. Ben bebekken sürekli sinemaya giderlermiş. O zamanlar Beyoğlu’ndaki sinemalarda İtalyan, Fransız, Amerikan filmleri oynarmış. Bir gün sabah çıkıp, akşam eve geç dönmüşler. Babaannem onları çok merak etmiş, başlarına bir şey geldi sanmış. Oysa ki onlar sadece üst üste film izlemişler ve zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmemişler.

Sonraları beni de sinemaya götürmeye başladılar. Evde babamın aldığı 16mm. film projeksiyon makinesi ve perdemiz de vardı. Babam Cağaloğlu’ndan belgesel alır gelirdi. Afrika, egzotik ülkeler, Şarlo, Lorel-Hardi filmleri, hayvan belgeselleri. Sinema sevgim o zaman başladı.

Evimizin çok büyük bir bahçesi vardı, aşağıdaki dere boyuna dek inerdi. Kocaman bahçenin bakımı da zordu doğrusu. Dedem doğayı, ağaçları, çiçekleri çok severdi. Dedemin bahçe, doğa sevgisini babam sürdürdü. Arka bahçemize küçük bir havuz bile yaptı. Türlü türlü meyve ağacı vardı. Hepsi organik… Vişne, siyah ve beyaz dut, malta eriği hurma, kayısı, aklına ne gelirse artık… Üst kattaki yatak odamın penceresinin tam karşısında hurma ağacı vardı.

Üstü beyaz altı siyah bir Volkswagen’imiz vardı. ‘Karakaçan’ derdik biz ona. Babam dikkatli, çok iyi şofördü, araba kullanmayı bana babam öğretti. İki tane köpeğimiz vardı: kurt köpeği Çomar, Sivas Kangal ile Buldog karışımı Korna. İkisi de güzel köpeklerdi. Babaannem Çomar ve Korna’ya kemik ve ciğer kaynatır, ekmekle karıştırıp yemek yapardı. Bol tüylü tekir kedimin adı Osman’dı.

Yan komşumuz Erkin Koray ve müzik grubuydu, gün içinde müzik provası yaparlardı. Güzel, bol tüylü bir kedisi vardı Erkin Bey’in, ön bahçelerinde Süslü adını verdiğim bu kediyi sevmeye giderdim. Evimiz, bahçe, hayvanlar, çiçekler, ağaçlar beni çok mutlu etti vardı. Biri yeşilbaş diğeri kahverengi iki ördeğimiz vardı. Onlar babamın yaptığı havuzda yüzerlerdi. Üç tavuk ve bir horozumuz vardı. Horoz, insanları kovalayan acayip bir horozdu. Tavukların yanına kimseyi yaklaştırmazdı. Herkes ondan korkardı. Sıra dışı bir horozdu.

Mareşal Fevzi Çakmak İlkokulu’na evimiz yakın olduğu için yürüyerek gidip gelirdim. Birinci ve ikinci sınıfları bu okulda okudum. Resim dersim çok iyiydi. Okulun önündeki seyyar satıcıları hatırlıyorum. Elma şekeri, leblebi tozu, kağıt ve pamuk helva, simit, açma, kuruyemiş satarlardı. Haşlanmış mısır da vardı. Ben pamuk helva severdim.

Komşularımız, babamın arkadaşlarının çoğu gazeteciydi. Sonradan mahallede evlerini satanlar,

kiraya verenler oldu. Hasan Yılmaer ve Naime Yılmaer, oğulları Esat ile Galip. Halit Kıvanç ve ailesi, Kayabal ailesi, çocukları Aslı ile Can, Dino ailesi, kızları Ayşe Dino, Figen, okuldan arkadaşım Cevahir… (…)

Ailem, büyük bahçe, kediler, köpekler, horoz, tavuklar, ördekler, ağaçlar, çiçekler, doğa, saygın, seçkin komşular bana çok şey kattılar. Çok seçkin bir topluluk vardı burada, komşuluk ilişkileri, insanların birbirleriyle olan sevgi ve saygıları, herkes birbirine saygı gösterirdi. Buranın ayrı bir aurası vardı bu konuda.”

Son olarak geçen yıl Akim Sevgilim’i yayınladı. Bu kitabıyla 2023’te Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün ve Sedat Simavi Ödülü’nün sahibi oldu.

Aslı Selçuk’a sabır ve başsağlığı diliyorum bitirirken… Parasız Yatılı’yı, Kuşatma’yı, Benim Sinemalarım’ı, 47’liler’i yaratan “edebiyatın kraliçesi” Füruzan’a ve tabii Turhan Selçuk’a da hayatımıza kattıkları için teşekkür ediyorum.

QOSHE - MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- ESENTEPE’DEN DOĞU BERLİN’E ROMANLARLA, ÖYKÜLERLE UZANAN BİR HAYAT..”EDEBİYATIN KRALİÇESİ”.. FÜRUZAN - Muzaffer Ayhan Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- ESENTEPE’DEN DOĞU BERLİN’E ROMANLARLA, ÖYKÜLERLE UZANAN BİR HAYAT..”EDEBİYATIN KRALİÇESİ”.. FÜRUZAN

6 0
13.02.2024

Füruzan’ı bir defa gördüm, o da kitap fuarında onur yazarı seçildiğinde. Pek ortalarda bir insan değildi ünlü olsa da. Ancak ortak dostumuz E. Büyükelçi Uğur Ergun’dan çok dinlemişimdir. Çünkü Füruzan 1975 yılında Federal Almanya hükümetinin davetlisi olarak Alman Akademik Değişim Servisi (D.A.A.D.) sanatçı programı kapsamında davet edilir Batı Berlin’e ve bir yıl kalır. Uğur Ergun ve o zamanki eşi Serfinaz Ergun da Doğu Almanya tarafında, Doğu Berlin’dedir o sıralar. Uğur Ergun, diplomat olarak görev yapmaktadır. Ergun çiftinin ikiz bebeklerini beklediği dönemdir. Böylelikle Doğu Berlin’i de merak eden ve yakından tanımak isteyen Füruzan Ergun’larla sık sık Doğu Berlin’e geçip zaman geçirmektedir. Bir yıllık değişim programı boyunca bu ritüel sürer.

Müthiş bir belleğe ve aynı zamanda arşive sahip olan E. Büyükelçi Ergun, o dönemdeki arkadaşı Füruzan’ın Doğu Berlin günlerini şöyle anlattı:

“Solcu bir yazar olarak Doğu Berlin’i yakından tanımak onun için hem heyecanlı hem de öğretici oldu. Doğu Almanya’daki komünist uygulamaları yakından izledi. Doğu-Batı farklılıklarını tam yerinde izlerken en isabetli değerlendirmeleri yaptığını görüyorduk. Yabancı dil bilmemesine karşın özellikle Alman TV kanallarını izliyor ve büyük zekasıyla olan biteni herkesten daha önce öğreniyordu. Yüksek düzeyde eğitim gören insanların üzerinde yeteneklere sahip olmasına hayran olmamak mümkün değildi. Berlin’deki en yakın arkadaşları bizdik. Doğu Berlin’e onu biz geçiriyorduk ve bundan büyük heyecan duyuyordu.1 Mayıs 1976 ‘daki törenleri bizim evde izlemiştik. Yazarken olduğu gibi konuşurken de öz Türkçe kullanmaya büyük özen gösteriyordu. Bizim ikiz oğlanlar doğduğunda bizimle beraberdi. Çocuklara isim koyarken (Devrim ve Evre) birlikte isim araştırması yapmıştık. Ondan konuşurken hep saygılıydı. Hep güzel ve bakımlıydı. Güzel giyinmeye özen gösterirdi. Sinema tutkusu da büyüktü.”

Füruzan, Berlin’de Türk işçilerle röportajlar yaptı. Röportajlarını Yeni Konuklar adlı kitabında topladı (1977). Dokuz Çağdaş Türk Öykücüsü (1982) adlı antolojisini ve Türkiye Çocukları (1979) adlı çocuk kitabını da Berlin’de hazırladı. Füruzan’ın daha sonraki yıllarda da göçmen ve gurbetçi işçi sorunları üzerinde durduğunu görüyoruz. 1988’de yayımlanan ve belge niteliğinde bir kitap olan Ev Sahipleri’nde Almanya’nın önde gelen aydınları ve konuk işçileriyle konuşmalar yaptı. 1988’de yayımlanan ikinci romanı Berlin’in Nar Çiçeği’nde de Almanya’daki göçmenlerin hayatını işledi.

Yazar kimliğiyle ve “Füruzan” olarak tanıdığımız Feruze Çerçi 1932’de İstanbul’da doğdu. Karikatürist Turhan Selçuk’la 1958’de evlendikten sonra bir süre Füruzan Selçuk imzasını kullandı. Fırtınalı ve gitgeller ile geçen Füruzan-Turhan Selçuk evliliğiyle dünyaya gelen Cumhuriyet’in sinema yazarı Aslı Selçuk, yazarın tek çocuğu. Yazarın başarıyla yönettiği ve kitabından uyarlanan Benim Sinemalarım’da kızı Aslı Selçuk da yardımcı yönetmenlik yapmıştır.

Füruzan, Yalova Demir Köyü İlkokulu’nu bitirdikten sonra orta öğrenimini yarıda bırakarak kısa bir süre tiyatro oyunculuğu yaptı. Daha sonra kendini tümüyle edebiyat çalışmalarına verdi. Yani okullu değil, alaylı bir yazar. Fakat çevresindeki entelektüel hale kendisini geliştirmesinde rol oynadı. Çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisi oldu. Türk öykücülüğünde genellikle “küçük insanlar” olarak tanımlanan toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyaları keşfedilmemiş insanlarını yazmıştır. İlk öykülerinin konuları çöken burjuva aileler, yoksullukla boğuşan kadın ve çocuklar, yeni ortamlarında bocalayan ve yurt özlemi çeken göçmenlerdir. Öykünün yanı sıra şiirden, romana, gezi yazısından, denemeye ve çocuk edebiyatına kadar edebiyatın farklı türlerinde eserler vermiş, öykülerinin bazıları tiyatro sahnesine ve sinema perdesine taşınmıştır. Daha çok gözleme dayalı gerçekçi bir anlayışı benimseyen Füruzan, ilk öykülerini 1956-58 arasında Seçilmiş Hikâyeler, Türk Dili, Pazar Postası’nda yayınladı. Bu........

© Yurtseverlik


Get it on Google Play