İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2019’da İstanbul Büyükşehir’de Binali Yıldırım’a karşı değil iki kez, aslında R. Tayyip Erdoğan’a karşı zafer kazanmıştı. Bu defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı da CHP 38. Olağan Kurultayı’nda aday olan CHP TBMM Grup Başkanı Özgür Özel’e verdiği destekle ikinci zaferini kazandı. Bu yazıyı CHP tüzüğüne göre salt çoğunluk için gereken 684 oya iki aday da ulaşamayınca ikinci tur için seçime hazırlanıldığı süreçte kaleme alıyorum. Kılıçdaroğlu 664 oy alırken Özel 682’de kaldı. Ancak, bu turda öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun aradaki 18 farkı kapatması çok zor ama Özel’in 2 delegenin daha oyunu alması zor değil. O yüzden İmamoğlu-Özel ortaklığının seçimden zaferle çıktığını belirtmek mümkün. Hatta belki de Kılıçdaroğlu yaptığı değerlendirme sonucunda az bir ihtimal olsa da ikinci tur öncesi yarıştan çekilebilir. Bu sürpriz olmaz. İkinci turun sonunda buraya yeniden döneceğim.

Aslında, Kılıçdaroğlu, çok elverişli koşullardaki genel seçimlerin ardından “iki cephede de kaybettiğini” (Meclis ve Cumhurbaşkanlığını) kabul edip partiyi kurultaya götürerek görevini noktalayacağını açıklamalıydı. Bunu yapmayıp bilakis “kazanmadık ama kaybetmedik” söylemiyle seçmendeki travmayı kızgınlığa ve protestoya döndürdü. İşte bu yüzden Özgür Özel kazandı. Hem de delegasyonu çok büyük ölçüde Kılıçdaroğlu belediye başkanları-il başkanları üzerinden oluştursa da. Çünkü, delegasyon da parti tabanı da Kılıçdaroğlu ile gidilecek yerel seçimlerin hüsranla sonuçlanacağını öngördü. Bu tabloda hava İmamoğlu’nun da desteklediği Özel’e döndü. Genel Merkez’in bütün enstrümanları Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına yetmedi. Tabii kongreler sürecinde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bariz hatalar da vardı. En büyük hatası, Özel’e koz olarak döndü. O da şuydu: Birincisi, İstanbul’da Cemal Canpolat gibi eski bir ayı kırpıp yıldız yapmaya kalkmamalıydı. İkincisi, en büyük delegasyona sahip İstanbul’da blok liste ile adeta harakiri yaptı. Çünkü 196 delegeyle İstanbul belirleyici olacaktı. Nitekim 185’i Özel’i destekledi. 11 fire verdi Özgür Çelik’in blok listesi.

Kılıçdaroğlu 38. Olağan Kurultay öncesinde başka hatalar da yaptı. Örneğin, DEVA’lı ilçe başkanlarıyla buluşması… Tabii daha önce Ümit Özdağ’la kimsenin haberi olmadan yaptığı protokolün ortaya çıkması vb. de Kılıçdaroğlu’nun güvenilirliğini sarsmıştı. Daha önce iki defa Erdal İnönü ve Deniz Baykal tarafından partiden atılan Mustafa Sarıgül gibi figürlere sarılması da imajına zarar verdi.

Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki konuşmasında adamakıllı bir özeleştiri vermemesi de handikaptı. Vizyoner de değildi konuşma. Daha çok “ezilenlerle özdeşleşmeye” dayalı bir konuşma oldu, gereksiz ayrıntılarla dolu. Tüzük kurultayının ileriye atılması da tutmadı. Divan Başkanı önerdiği İmamoğlu’nu “Daha nefes almadan değişim söylemleri başladı!” diye eleştirdi. Demek ki İmamoğlu’nu Divan Başkanı önermesi taktik bir adımdı. Güvenli limanın bir dahaki, muhtemelen iki yıl sonraki kurultay olduğunu “Bir sonraki kurultayımızda ben de sizlerin arasında oturup seçilen genel başkanı açıklayacağım” diyerek işaret etmiş oldu. Bu da bir handikaptı. Çünkü kendisini destekleyen kesimlerde bile yerel seçimden hemen sonra bırakması bekleniyordu. 13 yıldır yapmadığı tüzük değişikliklerine ilişkin sözler verdi. Güçlü genel sekreterlik, önseçim, fermuar sitemi, en çok oyunu artıran ilk beş il başkanının PM’ye alınacağı vb.

Kurultay salonundaki tribünleri geceden doldurma vb. ‘cinlikler’ de, hafta içinde bazı ilanlar ve sosyal medya mesajlarıyla Kılıçdaroğlu’nun profiline atfen yapılan tezvirat da kar etmedi (“Hançer” meselesi de tuhaftı. Hem en temel ittifak unsurunu hem de yıllardır beraber çalıştığı arkadaşlarını incitti. Seçimi kaybetmenin temel nedeninin partideki zayıflık, yığınakta yapılan hata ve eksiklikler ile kendisini aday olarak dayatılması olduğunu anlamak istemediğini gösterdi hala). Çünkü başta da belirttiğim gibi, delegasyon genel iktidarı alarak şımaran iktidarın karşısına yerel seçimlerde baraj kurma arzusu galebe çaldı. İmamoğlu-Özel ittifakı da bu ihtiyaca cevap verdi ve zoru başardı. Kılıçdaroğlu cephesinin “2018’deki genel seçim yenilgisinin ardından 2019’da yerel seçimlerde kazanmıştık, yine olabilir” argümanı ‘polyannacılık’ olarak görüldü, tutmadı. Çünkü delege ve parti tabanı biliyordu ki o günün ittifak koşulları ve umut rüzgarı ile bugünler çok farklı. Şunu da belirteyim; Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için oy veren delege ile kabinde ona oy veren delege arasında 100’e yakın aleyhine makas var ve bu da hiç sürpriz değil.

Bu arada, Ekrem İmamoğlu, Divan Başkanı olarak kapsayıcı, doyurucu, makul bir konuşma yaptı. Değişim sürecinin bir parçası olduğunu zarafetle ve dolaylı şekilde ifade etti. Bu arada CHP Grup Başkan Vekili Başarır’ın göğsüne yumruk atan Mahmut Tanal’ın ısrarla Kılıçdaroğlu kanadınca Divan Başkan Yardımcısı olarak önerilmesi hiç şık olmadı. Başka birisi yok muydu?

Öymen ve Cihaner’in çekilmesiyle ikiye inen adaylar salonda eşleriyle oturdu. Her ikisinin yanında eski genel başkanlar yer aldı. Özel, heyecanlıydı, Kılıçdaroğlu sakin.

Özel’in kurultay konuşmasına hiç girmiyorum. Verdiği sözleri, vaatlerini bilahare değerlendireceğim.

Kılıçdaroğlu yarıştan çekilmedi, az olan o ihtimal gerçekleşmedi. Yarıştaki ikinci tur sonucu saat 02.45 civarında resmi olmayan şekilde geldi ve aradaki fark çok açıldığı görüldü. Bu sırada günün görevini başarıyla yapan ismi Divan Başkanı İmamoğlu sahneye geldi. Gökhan Zeybek’in Halk TV’deki resmi olmayan açıklamasına göre ise fark 250’yi geçti.

Kurultay salonundaki sloganlar ikinci turdaki sayım sırasında değişti; “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” sloganları yerini “Özgür gelecek özgür Türkiye” sloganlarına bıraktı. Tabii onunla birlikte atılan bir slogan da “Her şey çok güzel olacak”. Bu iki slogan da İmamoğlu-Özel ittifakını simgeledi bir yerde.

Ve ikinci turun resmi rakamlarını İmamoğlu açıkladı. İmamoğlu, “CHP’nin yeni CHP Genel Başkanı Özgür Özel” dedi. Özel, 812 oy alarak CHP’nin 8. Genel başkanı oldu. Kılıçdaroğlu ise 536 oyda kaldı. 276 fark oluştu arada. Özel, İmamoğlu’nun sonucu açıklamasının ardından teşekkür konuşması yaptı.

Bu sonuçla CHP yerel seçimler öncesinde yeni bir umut dalgası yakalayacak, seçmendeki protesto eğilimi son bulacak. Toplumun daha geniş kesimlerini kucaklayacak ve daha geniş bir şemsiye açacak. “İstanbul İttifakı” muhtemelen bir Türkiye İttifakı’na doğru evrilecek. Belki de CHP ve İYİ Parti arasındaki buzlar da çözülecek. Yeni bir sayfa açılacak. Türkiye’nin gözü CHP’ye dönecek.

Yine bu sonuçla CHP’de yeni bir sayfa açılacak. Umuyorum ki rasyonalite dönemi başlayacak. Partinin Baykal döneminden beri ve Kılıçdaroğlu döneminde de 2015’ten itibaren bir “genel başkan partisi” gibi değil de bir “tüzük ve program ile kadro partisi- kurullar partisi” olarak yönetileceği bir süreç işleyecek. Yeni program, yeni tüzük oluşturulacak. Ön seçim gibi mekanizmalarla parti hareketlenecek. Taban örgütleri de siyaset üretimine dahil edilecek. Üye sayısı ikiye, üçe katlanarak parti büyütülecek vb.

Tabii bugün (Pazar) yapılacak PM ve YDK seçimleri de kıran kırana geçecek. Fakat, öyle tahmin ediyorum ki genel başkan seçimini İmamoğlu desteğindeki Özel’in kazanması, PM seçimlerinde onun anahtar listesini avantajlı hale getirecek. Her iki taraftan çizme eylemi çok olacağı için iki anahtar listede de yer almayan isimler listeyi muhtemelen delecek. PM önemli, çünkü yerel seçimlerde belediye başkan adaylarının ismi oradan çıkacak. Şunu da belirteyim; Özel’in anahtar listesinde kimler var bilmiyorum ama öncesinde açıkladığı bazı isimler malum. Prof. Dr. İlhan Uzgel, Doç. Dr. Selin Sayek Böke, Prof. Dr. Yalçın Karatepe gibi isimler hakikaten doyurucu. Özel’in listesinde Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde uzun süre yer alan isimlere yer verilmemesi de yerinde. Bu arada örneğin, Üsküdar ilçe başkanı iken aday olup ilk defa milletvekili seçilen Suat Özçağdaş, kongreler ve kurultay sürecindeki yakın çalışma arkadaşlarındandı ve çok parlak bir tablo çizdi. O gibi yeni ve genç yüzlerin de PM listesinde yer alacağını belirtebilirim.

CHP 38. Olağan Kurultayı, Türkiye’ye, CHP’ye hayırlı olsun diyerek noktalamak istiyorum. Çünkü, CHP, sadece CHP’lilerin merak ettiği bir parti değil. CHP’ye aidiyet duymasa da varlığını ve iyiliğini isteyen geniş bir toplumsal kesim var. Son notum da şu olsun; CHP’de kimse bölünme vb. beklemesin. Daha önce giden altı genel başkan gidince CHP nasıl yoluna devam ettiyse, yedincisi de gidince devam eder. Hele “Aleviler” partiden çekilir gibi tezviratlara kimse kulak asmasın. Alevi yurttaşlar CHP’de hep vardı ve yine olacak. Çünkü Aleviler CHP’ye öteden beri Mustafa Kemal Atatürk üzerinden bağlı. O yüzden de cemevlerinde Hz. Ali’nin yanında sadece Atatürk’ün resmi var. Herkesin içi bu konuda rahat olsun.

Kılıçdaroğlu dönemini içeriden, yakından ve çok iyi biliyorum. Çeşitli yönleriyle sırası geldikçe yazacağım. O da artık bir “önceki genel başkan”. Tarih galerisinde yerini aldı. Onun CHP’si nasıl bir CHP’ydi? Buna arada değineceğim. Tercihleriyle CHP’yi 21 yıllık AK Parti iktidarında yüzde 22-25 oy tuzağına düşürdü. 13 yıl 5 ayın özeti budur.

QOSHE - MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- İMAMOĞLU VE ÖZEL İTTİFAKININ KILIÇDAROĞLU’NA KARŞI ZAFERİ - Muzaffer Ayhan Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

MUZAFFER AYHAN KARA YAZDI- İMAMOĞLU VE ÖZEL İTTİFAKININ KILIÇDAROĞLU’NA KARŞI ZAFERİ

3 0
05.11.2023

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2019’da İstanbul Büyükşehir’de Binali Yıldırım’a karşı değil iki kez, aslında R. Tayyip Erdoğan’a karşı zafer kazanmıştı. Bu defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı da CHP 38. Olağan Kurultayı’nda aday olan CHP TBMM Grup Başkanı Özgür Özel’e verdiği destekle ikinci zaferini kazandı. Bu yazıyı CHP tüzüğüne göre salt çoğunluk için gereken 684 oya iki aday da ulaşamayınca ikinci tur için seçime hazırlanıldığı süreçte kaleme alıyorum. Kılıçdaroğlu 664 oy alırken Özel 682’de kaldı. Ancak, bu turda öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun aradaki 18 farkı kapatması çok zor ama Özel’in 2 delegenin daha oyunu alması zor değil. O yüzden İmamoğlu-Özel ortaklığının seçimden zaferle çıktığını belirtmek mümkün. Hatta belki de Kılıçdaroğlu yaptığı değerlendirme sonucunda az bir ihtimal olsa da ikinci tur öncesi yarıştan çekilebilir. Bu sürpriz olmaz. İkinci turun sonunda buraya yeniden döneceğim.

Aslında, Kılıçdaroğlu, çok elverişli koşullardaki genel seçimlerin ardından “iki cephede de kaybettiğini” (Meclis ve Cumhurbaşkanlığını) kabul edip partiyi kurultaya götürerek görevini noktalayacağını açıklamalıydı. Bunu yapmayıp bilakis “kazanmadık ama kaybetmedik” söylemiyle seçmendeki travmayı kızgınlığa ve protestoya döndürdü. İşte bu yüzden Özgür Özel kazandı. Hem de delegasyonu çok büyük ölçüde Kılıçdaroğlu belediye başkanları-il başkanları üzerinden oluştursa da. Çünkü, delegasyon da parti tabanı da Kılıçdaroğlu ile gidilecek yerel seçimlerin hüsranla sonuçlanacağını öngördü. Bu tabloda hava İmamoğlu’nun da desteklediği Özel’e döndü. Genel Merkez’in bütün enstrümanları Kılıçdaroğlu’nun kazanmasına yetmedi. Tabii kongreler sürecinde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bariz hatalar da vardı. En büyük hatası, Özel’e koz olarak döndü. O da şuydu: Birincisi, İstanbul’da Cemal Canpolat gibi eski bir ayı kırpıp yıldız yapmaya kalkmamalıydı. İkincisi, en büyük delegasyona sahip İstanbul’da blok liste ile adeta harakiri yaptı. Çünkü 196 delegeyle İstanbul belirleyici olacaktı. Nitekim 185’i Özel’i destekledi. 11 fire verdi Özgür Çelik’in blok listesi.

Kılıçdaroğlu 38. Olağan Kurultay öncesinde başka hatalar da yaptı. Örneğin, DEVA’lı ilçe başkanlarıyla buluşması… Tabii daha önce Ümit Özdağ’la kimsenin haberi olmadan yaptığı protokolün ortaya çıkması vb. de Kılıçdaroğlu’nun güvenilirliğini sarsmıştı. Daha önce iki defa Erdal İnönü ve Deniz Baykal tarafından partiden atılan Mustafa Sarıgül gibi figürlere sarılması da imajına zarar verdi.

Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki konuşmasında adamakıllı bir özeleştiri vermemesi de handikaptı. Vizyoner de değildi konuşma. Daha çok “ezilenlerle özdeşleşmeye” dayalı bir konuşma oldu, gereksiz ayrıntılarla dolu. Tüzük kurultayının ileriye atılması da tutmadı. Divan Başkanı önerdiği İmamoğlu’nu “Daha nefes almadan değişim söylemleri başladı!” diye eleştirdi. Demek ki İmamoğlu’nu Divan Başkanı önermesi taktik bir adımdı. Güvenli limanın bir dahaki, muhtemelen........

© Yurtseverlik


Get it on Google Play