Bir Ramazan iklimine daha kavuşmuş olduk. Türkiye’nin dört bir köşesinde Ramazan ayının coşkusu yaşanıyor.

Ramazan ayı; orucu, iftarı, sahuruyla, teravihi, fıtır sadakası vb. uygulamalarıyla ibadet ve paylaşma ruhunun zirve yaptığı bir zaman dilimi...

Böylesine önemli bir iklimin en belirgin özelliği dayanışma ve paylaşma… Paylaşma denilince de iftar sofraları olmazsa olmazlardan…

Biz bugün geleneksel iftar sofralarımıza misafir olacağız.

Türkiye’nin mutfak kültürü gerçekten eşsiz; tarihî geçmişi, ticari ve kültürel hareketliliği, çok yönlü ve çok kültürlü yaşam biçimi buna sebep olarak gösterilebilir.

Her şehrin, kendine özgü yemekleri ve mutfak kültürü var. Ait oldukları şehir ve bölgelere değer katan bu eşsiz yemeklerin güçlü bir hikâyesi, lezzetli bir ruhu vardır. Aynı zamanda ait oldukları şehirlerin simgesi hâline gelen bu yemekler, şehirlerin marka değerlerine de çok önemli katkılarda bulunuyor.

Türkiye’de yöresel lezzetler ve birbirinden leziz yemekler iftar sofralarını süslüyor. Sofrada bulunan hemen her yemekte bir hikâye bulabilirsiniz.

Her ilimizin Ramazan sofralarında simge yemekler vardır. Güzel ülkemizin her yöresine ait geleneksel yemekler var ve bu yemekler Ramazan ayına özel olarak bambaşka bir heyecanla hazırlanıyor.

Örneğin; Erzincan’ın katıklı aşı, Kemah tiridi ve kelecoşu, Samsun’un nokulu, Bursa’nın incir dolması ve iskender kebabı, Kars’ın elma dolması, Mardin’in sembusekine kadar çok sayıda yöresel yemek ve emsalsiz lezzet iftar sofralarında yerini alıyor.

Bugün bu yemeklerden bazılarını anlatmaya çalışacağım.

Kilis’le başlayalım…

Ramazan’ın ilk günü Kilisliler iftarda muhakkak keşkek pişiriyor. Sebebi ise hayli ilginç! Kilis halkı, keşkek yapılırken kullanılan buğdayın midelerinde Allah’ı zikreden bir tespihe dönüştüğünü düşünüyor. Keşkek bu yörede çömleğe konularak odun fırınlarında pişiriliyor.

Yemek denince de Gaziantep’i yazmadan olmaz… Türkiye’nin ilk gastronomi şehri ünvanına sahip Gaziantep’te, Ramazan’da kahke geleneği sürdürülüyor. Ramazan kahkesi ya da Halep kahkesi isimleriyle de bilinen kahke, nohut mayası ve toz rezene ile başka bir lezzete dönüşüyor.

Gaziantep'te Ramazan sofralarının esas oyuncusu ise yuvalama çorbasıdır. Ev ortamında kadın dayanışmasıyla üretilen yuvalama (yuvarlama), un hâline getirilen pirincin kıyma ve baharatlarla yoğurulup küçük köfteler hâline getirilmesiyle hazırlanıyor. Köfteler nohut ve etle pişirilip yoğurtla terbiye ediliyor ve servis yaparken üzerine kuru nane ile eritilmiş yağ gezdiriliyor.

Mersin ilimizde ise Ramazan denilince ikramlık tatlı kerebiç vazgeçilmez olmaya devam ediyor. Geçmiş yıllarda dayanışma usulüyle kadınlar tarafından evlerde üretilen kerebiç, şimdilerde fırınlardan tedarik ediliyor. Kerebiç, çöven otu ile yapılan bir köpükle birlikte servis ediliyor.

Erzincan’da katıklı aş, Sivas’ta kesme aşı olmadan iftar sofrası düşünmek zor. Şanlıurfa'da külünçesiz, Antakya'da mahlutasız Ramazan olmaz.

Özetle…

Türkiye eşsiz bir mutfak medeniyetidir. Bu medeniyetin tezahürü de sofralarda kendisini fazlasıyla gösteriyor.

Bazı illerimizin lezzetleri arasında ilk akla gelenleri de şöyle sıralayabiliriz:

Konya'nın etli ekmeği, tarhana çorbası, çiçek bamya çorbası, arabaşı çorbası, sac arası tatlısı… Elâzığ'ın Harput köftesi, sırını, çedene kahvesi…

İstanbul'un tavukgöğsü, Beykoz paçası, lüfer pilavı… Diyarbakır'ın avya kebabı, cartlak kebabı, köfteli lebeniyesi…Çorum'un İskilip dolması, mantısı… Bolu'nun yayla çorbası ve kabaklı gözlemesi muhakkak tadılmalı.

Bunlara ilave olarak Edirne'nin tava ciğeri, kandil mantısı, Giresun'un galdirik mıhlaması, Hatay'ın künefesi, humusu, kerebiçi, Eskişehir'in çi böreği, balaban kebabı, Kastamonu'nun cırık tatlısı, pırasa dolması, İzmir'in enginar dolması, boyozu, şevketi bostanı, Kahrnamanmaraş'ın tarhana çorbası, ekşili kebabı, Kütahya'nın zerdeli pilavı, çene çarpan çorbası, kavurması, Amasya'nın baklalı dolması ve çöreği, Bitlis'in büryan kebabı ve perde pilavı, Erzurum'un herle aşı, cağ kebabı ve kadayıf dolması, Ağrı'nın Abdigör köftesi, beyaz balı, Afyon'un manda kaymaklı ekmek kadayıfı, Denizli'nin kuyu tandırı, Adana'nın şalgamı, bici bicisi, Balıkesir'in höşmerim tatlısı, Kayseri'nin mantısı, yağlaması, nevzinesi unutulmamalı.

Bu vesile ile tüm okuyucularımızın Ramazan ayını tebrik ediyorum.

Hayırlara vesile olsun!

QOSHE - Sahne Ramazan lezzetlerinin - Selami Türkoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sahne Ramazan lezzetlerinin

11 4
13.03.2024

Bir Ramazan iklimine daha kavuşmuş olduk. Türkiye’nin dört bir köşesinde Ramazan ayının coşkusu yaşanıyor.

Ramazan ayı; orucu, iftarı, sahuruyla, teravihi, fıtır sadakası vb. uygulamalarıyla ibadet ve paylaşma ruhunun zirve yaptığı bir zaman dilimi...

Böylesine önemli bir iklimin en belirgin özelliği dayanışma ve paylaşma… Paylaşma denilince de iftar sofraları olmazsa olmazlardan…

Biz bugün geleneksel iftar sofralarımıza misafir olacağız.

Türkiye’nin mutfak kültürü gerçekten eşsiz; tarihî geçmişi, ticari ve kültürel hareketliliği, çok yönlü ve çok kültürlü yaşam biçimi buna sebep olarak gösterilebilir.

Her şehrin, kendine özgü yemekleri ve mutfak kültürü var. Ait oldukları şehir ve bölgelere değer katan bu eşsiz yemeklerin güçlü bir hikâyesi, lezzetli bir ruhu vardır. Aynı zamanda ait oldukları şehirlerin simgesi hâline gelen bu yemekler, şehirlerin marka değerlerine de çok önemli katkılarda bulunuyor.

Türkiye’de yöresel lezzetler ve birbirinden leziz yemekler iftar sofralarını süslüyor. Sofrada bulunan hemen her yemekte bir hikâye bulabilirsiniz.

Her ilimizin Ramazan sofralarında simge yemekler vardır. Güzel ülkemizin her yöresine ait geleneksel yemekler var ve bu yemekler Ramazan ayına özel olarak bambaşka bir heyecanla hazırlanıyor.

Örneğin; Erzincan’ın katıklı aşı, Kemah tiridi ve kelecoşu, Samsun’un nokulu, Bursa’nın incir dolması ve iskender kebabı, Kars’ın elma dolması, Mardin’in sembusekine kadar çok........

© Diriliş Postası


Get it on Google Play