Türkiye İş Bankası’nın muhteşem resim ve heykel koleksiyonunu tabii ki biliyordum; zaman zaman yapılan koleksiyondan bir bölümün bulunduğu veya oradaki ressamların eserlerinin yer aldığı sergilere de hep katılmaya çalışmıştım… Kütüphanemde Kıymet Giray’ın hazırladığı Türkiye İş Bankası Resim Koleksiyonu kitabı da bulunuyordu. Kıymet Hoca’nın dediği gibi “bu koleksiyon, çeşitli tarihlerde herhangi bir nedenle alınan yapıtların gelişigüzel bir araya toplanması amacının ötesindeydi.”

Beyoğlu’ndaki o güzel, tarihi binada konuklarıyla 29 Ekim’de buluşmaya başlayan Resim Heykel Müzesi’ni açılış öncesinde ziyaret ettiğimde eserleri kitap sayfalarında değil, gözle gördükçe büyük bir heyecan duydum. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu ilk kez görücüye çıkmıştı. Gördüklerimi “hayranlık” sözcükleri ile anlatmaya çalışsam, yetersiz kalacaktır. Dört kata yayılmış 600 eserden söz ediyorum. Bunlar, sayısı 2 bin 700’e ulaşan koleksiyonun sadece bir bölümü…

Müzenin beşinci ve dördüncü katlarında koleksiyonun gücünü yansıtan kalıcı sergiler bulunuyor. “Türk Resmini İzlemek” adındaki sergide yer olan yüzlerce eser arasında resmi bulunan sanatçılardan birkaçını saymam, durumu anlamak için yeterli diye düşünüyorum: Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyit, Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Abdülmecid Efendi, Hoca Ali Rıza’ya kadar geniş̧ bir yelpaze. Seyircilerin rahatlıkla izleyebilmesi için kronolojik bir sırayla giden sergi, çağdaş̧ sanatçılarla bitiyor.

Bu haberin ve köşemizdeki diğerlerinin ayrıntıları için lütfen https://www.ekonomim.com/yasam-keyfi adresine geçiniz...

Divan sadece bir otel değil… 67 yıl önce hayatımıza giren, anılarımızda yer etmiş önemli bir marka. Hepimizin Divan markasıyla bir gönül bağı vardır, diye düşünüyorum. Meselâ romantik günlerimizde hem pastanesi hem ürünleriyle hayatımızda yer almıştır ve her ruh halimizde pub’ıyla da…

Divan Grubu’nun ilk otelinden, Elmadağ’da 1956’da açılan Divan Oteli’nden söz ediyorum. Türk turizminin başlangıç noktalarından birisi, deyim yerindeyse sektöre birçok isim kazandırmış ilk turizm okulu diyebiliriz Divan için.

Koç ailesinden Semahat Arsel Hanımefendi’nin turizmin gelişimindeki büyük emeğini, o Divan’dan bugünkü Divanlara süren büyük desteğini ve her şeyle nasıl yakından ilgilendiğini her zaman izlemeye çalıştım. Türk mutfağında kaynak yetersizliğinin olduğu bir dönemde Mehmet Kamil’in 1844 yılında basılan Melceü’t Tabbahin (Aşçının Sığınağı) kitabından sonra Türkiye’deki en ciddi yemek kitabı “Eskimeyen Tatlar”da da onun ismi vardır. Rahmetli Tuğrul Şavkay’ın kaleme aldığı kitap, Semahat Arsel Hanımefendi önderliğinde hazırlanmış ve İngilizce olarak da “Timeless Tastes” ismiyle basılmıştır.

Kitaplardan da anlaşılacağı gibi Divan’ı diğer otellerden ayıran bir özellik de Türk mutfağına verdiği önem. Bu önem yıllardır artarak sürüyor.

Tüyap Kitap Fuarı günleri yayıncılarla, yazarlarla, okurlarla buluştuğumuz mutlu anlar. Fuarın kapısından her seferinde girer girmez, işte "Faruk Harikalar Diyarı"nda! derim kendi kendime… Fuar salonlarında ziyaretçiler hızlı, telaşlı bir şekilde o stanttan bu standa koşuşturuyorlardır. Ellerinde, yayınevlerinin amblemlerini taşıyan içleri kitap dolu poşetler vardır. Herkes "sevinçli bir telaş içerisinde"dir. Kitapçı raflarında yeterince yer olmadığı için oralarda rastlayamadıkları kitapları satın alarak başlarlar alışverişe, sonra "aaa şu da çıkmış, aa bu da varmış" diye sürüp gider satın alma uğraşları.

En sevdiğim kitaplardan biri olan Alice Harikalar Diyarı’ndan özellikle söz ederek başladım yazıma. 1865 yılında ilk baskısı yapılan kitapta Alice, kız kardeşi ile pikniğe çıkar. Elinde kocaman bir masa saati sürekli "geç kaldım" diyen bir beyaz tavşanın arkasından gitmesi ve tavşanın girdiği deliğe bakarken oradan içeriye düşmesiyle başlar masal. Alice, artık harikulade bir dünyanın içerisindedir...

Ben de kitap fuarlarına geldiğimde bunu hissederim. Beni heyecanlandıran, şaşırtan kitaplarla karşılaştıkça o beyaz tavşanı arar gözlerim teşekkür etmek için çoook yıllar önce beni, kitapların dünyası ile tanıştırdı diye... Gazeteniz NB EKONOMİ ve yayınları da 40. Tüyap Kitap Fuarı 8. Salon 8148 No’lu stantta okurlarla buluşuyor.

Attilâ İlhan'ı bugün de çok özlüyor, arıyorum... Aramızdan ayrıldığında yine bir Ekim ayıydı... Tam 18 sene geçmiş... Bir İstanbul Tüyap Kitap Fuarı sırasında gelmişti haber... Hepimiz şaşırmıştık... Sağlığı yerindeydi... Kısa bir süre önce kardeşi Çolpan İlhan'ın Kanlıca Koyu'ndaki evinde buluşmuştuk. Keyifliydi. Lâf lâfı açmış, gecenin geç vakitlerine kadar süren sohbetimizden her zamanki gibi çok keyif almıştım... Onun enerjisine, öğrenme tutkuna bir kez daha tanık olmuştum... Edebiyattan teknolojiye hemen her alanda günceli yakından izliyordu...

Çok yönlü - teşbihte hata olmaz - binbir suratlı, 10 parmağında 10 marifet olan bir edebiyatçıydı Attilâ İlhan... Şiir, roman, senaryo, fıkra yazarlığı, deneme, eleştiri, televizyon programları, gazetecilik, dergicilik yaptıklarından hemen bir çırpıda sayabildiklerimdi...

QOSHE - Beyoğlu’nun yepyeni sanat rotası - Faruk Şüyün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Beyoğlu’nun yepyeni sanat rotası

9 1
30.10.2023

Türkiye İş Bankası’nın muhteşem resim ve heykel koleksiyonunu tabii ki biliyordum; zaman zaman yapılan koleksiyondan bir bölümün bulunduğu veya oradaki ressamların eserlerinin yer aldığı sergilere de hep katılmaya çalışmıştım… Kütüphanemde Kıymet Giray’ın hazırladığı Türkiye İş Bankası Resim Koleksiyonu kitabı da bulunuyordu. Kıymet Hoca’nın dediği gibi “bu koleksiyon, çeşitli tarihlerde herhangi bir nedenle alınan yapıtların gelişigüzel bir araya toplanması amacının ötesindeydi.”

Beyoğlu’ndaki o güzel, tarihi binada konuklarıyla 29 Ekim’de buluşmaya başlayan Resim Heykel Müzesi’ni açılış öncesinde ziyaret ettiğimde eserleri kitap sayfalarında değil, gözle gördükçe büyük bir heyecan duydum. Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu ilk kez görücüye çıkmıştı. Gördüklerimi “hayranlık” sözcükleri ile anlatmaya çalışsam, yetersiz kalacaktır. Dört kata yayılmış 600 eserden söz ediyorum. Bunlar, sayısı 2 bin 700’e ulaşan koleksiyonun sadece bir bölümü…

Müzenin beşinci ve dördüncü katlarında koleksiyonun gücünü yansıtan kalıcı sergiler bulunuyor. “Türk Resmini İzlemek” adındaki sergide yer olan yüzlerce eser arasında resmi bulunan sanatçılardan birkaçını saymam, durumu anlamak için yeterli diye düşünüyorum: Osman Hamdi Bey’den Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyit, Halil Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Abdülmecid Efendi, Hoca Ali Rıza’ya kadar geniş̧ bir yelpaze. Seyircilerin rahatlıkla izleyebilmesi için kronolojik bir sırayla giden sergi, çağdaş̧ sanatçılarla bitiyor.

Bu haberin ve köşemizdeki diğerlerinin ayrıntıları için lütfen https://www.ekonomim.com/yasam-keyfi adresine geçiniz...

Divan sadece bir otel değil… 67 yıl önce hayatımıza........

© Ekonomim


Get it on Google Play