Yılbaşı ve kar ne kadar çok yakışır birbirlerine… İstanbul’da çok az yaşadım karlı yılbaşı gecelerini; kitaplardan okuduklarım, filmlerden izlediklerimle geçti bu duygu bana… 2023 yılının son gününde İstanbul’da gündüz 14, gece 9 derece olacak… Biz İstanbulluların kar göremediği bir yılbaşı daha geçecek…

Tabii ki yine yılbaşı için aldığımız kokina çiçeklerinin üzerlerini beyaz pamuklarla kar yağmış gibi süsleyeceğiz. İçinde karların uçuştuğu cam kürem de göz önünde bir yerlerde olacak…

Yılbaşında kar özlemimi masallarla da gidermeye çalışırım. Çünkü onlarda kar çok güzel yağar. İşte güneşli bir yılbaşı öncesi karlı bir gece masalı:

Kar durmuştu. Tam tepedeki dolunay, çevrenin görkemli beyazlığını bir mücevher gibi ışıldatıyor, arada bir esen rüzgâr, beyaz zerrecikleri oradan oraya savuruyordu. Kuledeki saate baktı, gece yarısını çoktan geçmiş, kasaba, bu yılbaşı gecesinin geç saatinde daha da ıssızlaşmıştı.

Uzun bir yol bekliyordu onu.

Çevresindeki konuşmalardan tam karşısındaki kıyıda olduğunu duyduğu o güzel kadına ulaşabilmek için, gölün çevresini dolaşmalı, gün doğmadan onun yanağına bir “soğuk” öpücük olsun kondurabilmeliydi.

Şöyle bir kendine baktı; üşümüş, havuç rengindeki burnu, kömür siyahı gözleri, atkısı, yakasındaki çiçeği ile yakışıklı görünüyor olmalıydı...

Elindeki süpürge sapından sopayı, battığı kardan çıkarmayı denedi, evet, olabiliyordu. Bir adım atabilse, gerisi gelecek, hızlı hızlı gölün karşısına yürüyüp oradaki o “hayal” ettiği kadını gerçeğe dönüştürebilecekti.

Haydi, dedi kendi kendine bir gayret, yapabilirsin. Bir cesaret ilk adımı attı. Karların içinde geride kalan çukurluğu görünce sevindi, işte yürüyebiliyordu artık... Hedefine gün doğmadan ulaşabilmek amacıyla, gölün sağ kıyısını karların izin verdiğince tempolu bir biçimde adımlamaya başladı...

xxx

Bakalım karşı kıyıda neler oluyordu?

Bütün gün karın keyfini çıkaran çocukların çığlıklarından başı ağrımış, gecenin sessizliğini dört gözle beklemişti. Gün içinde, karşı kıyıdaki o yakışıklı adamdan da söz etmişlerdi çocuklar seslerinde hayranlık dolu kıskançlıkla... Acaba nasıl birisiydi? Kendine baktığında biraz tombuldu, ama yine de akça pakça güzel bir kadındı. Tombulluğu da onun hatası değildi, öyle yaratılmıştı, ne yapsındı?! Bir güzel çizilmişti ki kıyafeti, hele atkısı, eski püskü olduğu hiç de belli değildi boynuna güzelcene sarınca... Gün boyunca, karşı kıyıdaki o yakışıklı adam düşmüştü aklına, gece çökünce, ortalık tenhalaşınca ona gitse, bir merhaba dese hiç de fena olmazdı.

İşte saat, o saatti… Gölün çevresinden karşı kıyıya yürüyecek, onu bulacaktı... Gölün sağ kıyısı, daha rahat yürünebilir gözüküyordu. Üzerindeki önlüğü çözdü, şimdi o ev kadını halinden de kurtulmuştu. Zor da olsa ilk adımını attı ve ona doğru yürümeye başladı...

xxx

Soluk soluğa yürürken terlememeye dikkat ediyordu. Terlemek, ısınmak, güneş onun için iyi şeyler değillerdi. Sabah olmadan karşı kıyıya varmalıydı. Oradaki kasabaya ilk kez gidecekti, ama olsun, o güzel kadını, gecenin zifirinde bembeyaz ışıldayan o güzelliği bulmakta zorlanmayacaktı, bunu hissediyordu. Az kaldı diye düşündü, az kaldı, birazdan ona kavuşacağım...

xxx

İyi ki önlüğünü çıkarmıştı, yoksa yürümekte iyice zorlanacaktı. Çamların arasından kendine yol bulmaya çalışıyordu. Dolunayın olması ne kadar güzeldi, hem yılbaşı gecesini daha da romantikleştiriyordu hem de iğne yaprakların arasından sızarak yolunu bulmasını sağlıyordu...

xxx

Elele tutuşarak güneşin doğuşunu seyredeceklerdi gölün kıyısında. Havalar böyle soğuk giderse, birkaç gün daha orada birlikte oturabilirlerdi. Sonra... Bu kısacık ömürde sonrasını düşünmeye gerek yoktu ki! Bir yılbaşı gecesinde birbirlerine verebilecekleri en güzel hediye, işte bu buluşmaydı ve yeterdi...

Gölün karşı kıyısına vardığında, onu göremedi. Issız sahilde olması gereken her yere baktı, yoktu. Adını bilse haykırırdı, ama hiç görmediği, o tevatürün adını nasıl bilebilirdi ki... Bir o yana bir bu yana arşınladı durdu gölün kıyısını...

Yok, yok, yok, yoktu...

Günün ilk ışıkları üzerine düşmeye başladığında, çaresiz olduğu yere, gölün kıyısına çöktü. İşte sabah oluyordu, her şey bitmişti. Güneş biraz daha yükselince, terlemeye başladığını hissetti. Üzerinde damlacıklar oluşuyor, göle doğru sızıp duruyorlardı.

Bitti, dedi, her şey bitti... Kavuşamayacağız...

Xxx

Gölün diğer kıyısındaki kadın da aynı şeyleri hissediyor, aynı duyguları yaşıyordu. Bitmişti işte, bir yılbaşı gecesi rüyası bitmişti. Ter, her tarafını bastı, sanki eridiğini hissediyordu...

Xxx

Yeni yılın ilk günü gölün kıyısına koşarak gelen çocuklar, iki ayrı sahilden gittikleri için birbirleriyle karşılaşamayan kardan adamla kardan kadının süpürgesini, önlüğünü, havuç burunlarını, kömür gözlerini buldular kıyıda... Hiçbir şeyden habersiz, eriyen karların üzerinde oyunlarını sürdürdüler... Kardan adamla kardan kadınsa farklı kıyılardan birbirlerine ulaşmaya çalıştıkları yolculuğun sonundaki büyük buluşmayı, akıp gittikleri gölün engin sularında yaşayabildiler...

Mutlu, gönlünüzdeki her şeye kavuşabildiğiniz güzel yıllar...

QOSHE - Karlı bir yılbaşı özlemi - Faruk Şüyün
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Karlı bir yılbaşı özlemi

4 1
29.12.2023

Yılbaşı ve kar ne kadar çok yakışır birbirlerine… İstanbul’da çok az yaşadım karlı yılbaşı gecelerini; kitaplardan okuduklarım, filmlerden izlediklerimle geçti bu duygu bana… 2023 yılının son gününde İstanbul’da gündüz 14, gece 9 derece olacak… Biz İstanbulluların kar göremediği bir yılbaşı daha geçecek…

Tabii ki yine yılbaşı için aldığımız kokina çiçeklerinin üzerlerini beyaz pamuklarla kar yağmış gibi süsleyeceğiz. İçinde karların uçuştuğu cam kürem de göz önünde bir yerlerde olacak…

Yılbaşında kar özlemimi masallarla da gidermeye çalışırım. Çünkü onlarda kar çok güzel yağar. İşte güneşli bir yılbaşı öncesi karlı bir gece masalı:

Kar durmuştu. Tam tepedeki dolunay, çevrenin görkemli beyazlığını bir mücevher gibi ışıldatıyor, arada bir esen rüzgâr, beyaz zerrecikleri oradan oraya savuruyordu. Kuledeki saate baktı, gece yarısını çoktan geçmiş, kasaba, bu yılbaşı gecesinin geç saatinde daha da ıssızlaşmıştı.

Uzun bir yol bekliyordu onu.

Çevresindeki konuşmalardan tam karşısındaki kıyıda olduğunu duyduğu o güzel kadına ulaşabilmek için, gölün çevresini dolaşmalı, gün doğmadan onun yanağına bir “soğuk” öpücük olsun kondurabilmeliydi.

Şöyle bir kendine baktı; üşümüş, havuç rengindeki burnu, kömür siyahı gözleri, atkısı, yakasındaki çiçeği ile yakışıklı görünüyor olmalıydı...

Elindeki süpürge sapından sopayı, battığı kardan çıkarmayı denedi, evet, olabiliyordu. Bir adım atabilse, gerisi gelecek, hızlı hızlı gölün karşısına yürüyüp oradaki o “hayal” ettiği kadını gerçeğe dönüştürebilecekti.

Haydi, dedi kendi kendine bir gayret, yapabilirsin. Bir cesaret ilk adımı attı. Karların içinde geride kalan çukurluğu görünce sevindi, işte yürüyebiliyordu artık...........

© Ekonomim


Get it on Google Play