Bay Fogg, alışılmışın dışında erken bir saatte eve dönerek yeni kâhyasını gafil avladı. “Hazırlanın,” dedi, “Dover treni 20:45’te kalkıyor. Dover-Calais gemisine gideceğiz.” Dover-Calais hattı, Manş Denizi üzerinden İngiltere ile Fransayı birbirine bağlıyordu.

Bay Fogg, yeni kâhyanın durumu kavramakta zorlandığını gördü. Açıklama yapmaktansa komut vermeyi tercih etti. Bay Fogg için komutlar vakit kaybını önleyen bir açıklama şekli idi. “Benim için küçük bir çanta yeter,” dedi. “İçine iki yün gömlek, üç çift çorap koyarız. Siz de aynısını yapın. Gerisini yoldan alırız. Yağmurluğumu ve seyahat battaniyemi indirirsiniz. Sağlam papuçlar tercih edin.“

Jean Pass, söylenilenleri hızla uyguladı. Bay Fogg yanına dünya demiryolları hakkında bir rehber ve kasasından 20.000 pound aldı. Çantaları Jean Pass yüklendi ve evden çıktılar. Sokak kapısı iki kere kilitlendi. (Kapıyı kimin kilitlediği ve anahtarın kimde kaldığı bilinmiyor.)

Sokağın köşesinde bir araba durağı bulunuyordu. Arabaya binip Güney-Batı Demiryolu’na bağlanan Charing-Cross Garı’na doğru yola çıktılar. Sekizi yirmibir geçe, araba garın parmaklıklı kapısının önünde durdu. Jean Pass, arabacının ödemesini yaparken adamın eline bir not ve fazladan para sıkıştırdı. Evde alelacele hazırladığı bir not idi. Notun üzerinde iletileceği adres ve kişinin adı yazılıydı: Mary Higgins, Gümüş Yüzük Mefruşatevi, Cornhill caddesi. Arabacı notu muhtemelen yarın iletecekti ve Mary en erken yarın, Jean’ın 80 günlüğüne Beyefendi ile Londra’dan ayrıldıklarını öğrenebilecekti.

Bay Fogg, Jean’a Paris için iki adet birinci sınıf bilet alması talimatı verdi. Saat 20.45’te bir düdük sesi yankılandı ve tren harekete geçti. 2 Ekim Çarşamba akşamı Londra’dan ayrıldılar.

Dover treninde Bay Fogg’un ve Jean Pass’ın tanımadığı David Coperfield (*) adında genç bir yolcu vardı. Avam Kamarasında stenograf ve gazete muhabiriydi. Büyük halası Miss Betsey Trotwood, Dover’da yaşıyordu. Genç David, halasının rahatsızlığı haberini almış apar topar trene atlamıştı. Bu detay Bay Fogg’un hikâyesini ilgilendirmiyordu. Bay Fogg’un hikâyesi de o an için genç David’i ilgilendirmiyordu. Çünkü henüz ortada bir hikâye yoktu. Bir takım insanlar 20.45 treni ile Londra’dan Dover’a gidiyorlardı. Yolcuların bir kısmı, Dover’den tekne ile Manş’ı geçecek ve Paris trenine bineceklerdi. Ama bütün bu olup bitenler rutin şeylerdi ve herhalde bir hikâyenin etkileyici olabilmesi için rutin dışı şeyleri içermesi beklenirdi. Mesela genç David Copefield’in, yıllar önce Londra’daki yalnız ve acılı bir çocukluktan kaçıp bacak kadar boyu ile onca yolu yürüyerek Dover’daki halasına sığınması gibi.

Bay Fogg ve Jean, Dover’dan deniz yoluyla Calais’e geçtiler. Oradan Paris treni ile yola devam edip 3 Ekim Perşembe, sabah 7:20’de Paris’e ulaşacaklardı. Bay Fogg ile seyahat edince yola, yolculara, çevreye dair detaylar siliniyor, geriye hedefine giden bir İngiliz centilmeninin kararlılık dediği sıkıcı hal kalıyordu.

Bayan Nellie Bly’da bazı küçük farklarla –mesela 1872 yılından 17 yıl sonra yola çıkmak gibi – Bay Fogg ve Pass’nun yolculuk için yaptıklarının hemen hemen aynısını yaptı. Çalıştığı gazetenin Londra bürosunca refakatçi olarak yanına verilmiş meslektaşı ile Charing-Cross Garı’ndan Dover trenine bindi. Yol boyunca uyudu, Dover’da uyandı. Manş’ı aşacak tekne için giysilerini değiştirdi. Bir hamal çantasını iskeleye, tekneye taşıdı. Hava soğuktu ama Nellie küf kokulu kamaraya tıkılmaktansa güvertede kalmayı tercih etti. Güvertede iki İngiliz kadın daha vardı. İskelede bekleyen, uğurlamaya gelmiş arkadaşları ile konuşuyorlardı. Tekne hareket edip iskele uzaklaşırken birbirlerine bir şeyler daha söylediler. Sonra herkes kendi yoluna gitti.

Tekne kaptanının yanında Charlie Marlow (**) adında bir denizci, kaptan ile sohbet ediyor, bir iş görüşmesine gitmekte olduğunu anlatıyordu. Afrika’da bir nehir teknesi kaptanlığı için çağrılmıştı. Önceki kaptan yerlilerle dalaşırken ölmüş. Bir alışveriş sırasında aldatıldığını düşünmüş, kıyıya çıkıp köyün reisine sopayla girişmiş. Köylüler donup kalmışlar reisleri gözlerinin önünde dayak yerken. Sonunda adamın biri, galiba reisin oğlu, ihtiyarın çığlıkları karşısında çaresiz kalıp mızrağının ucuyla korka korka dürtmüş kaptanı. Mızrak da kayıvermiş kaptanın kürek kemikleri arasından.

Nelliy Bly’ın teknesi, Manş Denizi’ni geçti ve Fransa sahillerinde Boulogne limanına demir attı. Burası Bay Fogg ve Jean Pass’nun karaya çıktığı Calais limanından biraz daha güneyde idi. Bay Fogg Paris’e doğru yol alırken, Nellie, refakatçı meslektaşı ile önemli bir ziyarette bulunmak için Amiens trenine bindi.

Amiens’e ulaştıklarında meslektaşı Nellie’ye gazete merkezinin bir notunu iletti. Bu ziyarette Pierre-Jules Hetzel’in adı kesinlikle geçmeyecekti. Hetzel, Jules Verne’nin eski editörüydü. Editör ile Verne’in arası berbattı. Nellie Bly ve meslektaşı, Jules Verne ve eşini ziyaret etmek üzereydiler.

“Bunu neden şimdi söylüyorsun?” diye sordu Nellie Bly.

“Bana verilen talimat bu” diye cevapladı meslektaşı.

Nellie Bly ve meslektaşı, akşamın erken saatlerinde, Amiens tren garında, Jules Verne, Madam Verne ve Parisli bir gazeteci olan Bay R. H. Sherard tarafından gayet samimi ve sıcak karşılandılar. Arabalara binip Verne ailesinin evine doğru hareket ettiler.

Eve vardıklarında Madam Verne, kış akşamının erken gölgesinde alaca bir renge bürünmüş olan oturma odasında, şöminedeki odun yığınına kendi elleriyle bir kibrit çaktı. Jules Verne konukların paltolarını aldı. Madam Verne, Nellie Bly’ı şöminenin yanındaki bir sandalyeye götürdü ve karşısındaki sandalyeye oturdu. Güzel beyaz bir Angora kedisi Nellie Bly’ın dizlerine süründü ve Madam Verne’in kucağına çıktı. Nellie Bly, o geceye dair notlarında en özel satırları Madam Verne için yazmıştı:

“Madam Verne, yumuşak pembe dudaklarında bir gülümsemeyle, zarif, beyaz elleriyle düzenli bir şekilde okşadığı kedisine bakarken, parlak siyah gözleri kocasıyla benim aramda gidip geliyordu. Odun ateşinin etrafındaki gruptaki en çekici figür oydu. Lekesiz bir tene sahip genç bir yüzü vardı. Bu yüze, bir sıra güzel dişi ortaya çıkaran güzel kırmızı dudakları ve iri, büyüleyici siyah gözleri eklediğinizde, Madam Verne’in güzelliğinin silik bir resmini elde etmiş olursunuz. O gün benimle karşılaştığında fok derisinden bir ceket giymişti, başında da siyah kadifeden küçük bir başlık vardı. Evin içinde giysilerini çıkarırken, kısa ve dolgun vücuduna çok yakışan, önden düz siyah bir perde ile yan örgüler halinde yerleştirilmiş sulu ipek bir etek giydiğini gördüm. Korsesi siyah ipek kadifedendi. Madam Verne’in boyunun bir buçuk metreyi geçmediğini tahmin ediyorum; Bay Verne ise bir buçuk metre civarındaydı. Bay Verne kısa ve hızlı bir şekilde konuştu, Bay Sherard da çekici ve tembel bir sesle söylenenleri benim için tercüme etti.”

*

Haftaya: Verne ailesine veda ve Nellie’nin uzun yolculuğu başlıyor

(*) David Coperfield karakteri, Charles Dickens’ın aynı adlı romanından

(**) Charlie Marlow karakteri, Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği” adlı romanından

QOSHE - Jül Vern Seyahat Acentesi (5): Kısa bir hazırlık ve yola çıkış - İlhami Algör
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Jül Vern Seyahat Acentesi (5): Kısa bir hazırlık ve yola çıkış

7 1
23.03.2024

Bay Fogg, alışılmışın dışında erken bir saatte eve dönerek yeni kâhyasını gafil avladı. “Hazırlanın,” dedi, “Dover treni 20:45’te kalkıyor. Dover-Calais gemisine gideceğiz.” Dover-Calais hattı, Manş Denizi üzerinden İngiltere ile Fransayı birbirine bağlıyordu.

Bay Fogg, yeni kâhyanın durumu kavramakta zorlandığını gördü. Açıklama yapmaktansa komut vermeyi tercih etti. Bay Fogg için komutlar vakit kaybını önleyen bir açıklama şekli idi. “Benim için küçük bir çanta yeter,” dedi. “İçine iki yün gömlek, üç çift çorap koyarız. Siz de aynısını yapın. Gerisini yoldan alırız. Yağmurluğumu ve seyahat battaniyemi indirirsiniz. Sağlam papuçlar tercih edin.“

Jean Pass, söylenilenleri hızla uyguladı. Bay Fogg yanına dünya demiryolları hakkında bir rehber ve kasasından 20.000 pound aldı. Çantaları Jean Pass yüklendi ve evden çıktılar. Sokak kapısı iki kere kilitlendi. (Kapıyı kimin kilitlediği ve anahtarın kimde kaldığı bilinmiyor.)

Sokağın köşesinde bir araba durağı bulunuyordu. Arabaya binip Güney-Batı Demiryolu’na bağlanan Charing-Cross Garı’na doğru yola çıktılar. Sekizi yirmibir geçe, araba garın parmaklıklı kapısının önünde durdu. Jean Pass, arabacının ödemesini yaparken adamın eline bir not ve fazladan para sıkıştırdı. Evde alelacele hazırladığı bir not idi. Notun üzerinde iletileceği adres ve kişinin adı yazılıydı: Mary Higgins, Gümüş Yüzük Mefruşatevi, Cornhill caddesi. Arabacı notu muhtemelen yarın iletecekti ve Mary en erken yarın, Jean’ın 80 günlüğüne Beyefendi ile Londra’dan ayrıldıklarını öğrenebilecekti.

Bay Fogg, Jean’a Paris için iki adet birinci sınıf bilet alması talimatı verdi. Saat 20.45’te bir düdük sesi yankılandı ve tren harekete geçti. 2 Ekim Çarşamba akşamı Londra’dan ayrıldılar.

Dover treninde Bay Fogg’un ve Jean Pass’ın tanımadığı David Coperfield (*) adında genç bir yolcu vardı. Avam Kamarasında stenograf ve gazete muhabiriydi. Büyük halası Miss Betsey Trotwood, Dover’da yaşıyordu. Genç David, halasının rahatsızlığı haberini almış apar topar trene atlamıştı. Bu detay Bay Fogg’un hikâyesini ilgilendirmiyordu. Bay Fogg’un hikâyesi de o an için genç David’i ilgilendirmiyordu. Çünkü henüz ortada bir hikâye yoktu. Bir takım insanlar 20.45 treni ile Londra’dan Dover’a gidiyorlardı. Yolcuların bir kısmı, Dover’den tekne ile Manş’ı geçecek ve Paris trenine bineceklerdi. Ama bütün........

© P24


Get it on Google Play