Ülkemiz yerel geleneksel peynirlerde barındırdığı zengin kültürel çeşitliliği ile sütçülük bilimine ve teknolojisine de rehberlik edecek birikime sahip. Bence peynirde hileyi önleyebilirsek çiftçi de tüketici de kazanır. Peynir, kelimesi modern Türkçeye Farsça sütten yapılmış manasına gelen PANĪR kelimesinden geçmiş. İngilizceye ise Latince CASEUS. Kelimenin kökeninin Hint-Avrupa dillerinde yer alan mayalanmak-ekşimek manasına gelen KWAT kökünden geçtiği düşünülüyor. İspanyolca ve Portekizceye de Latinceden geçmiş. Fransızca, İtalyanca ve Katalancaya ise yine aynı kökenden gelmiş. İspanyolcada “QUESO”, Portekizcede “QUEIJO”, Almancada “KÄSE”, Felemenkçede “KAAS” ve İngilizcede “CHEESE” İtalyancada “FORMAGGIO”, Fransızcada “FROMAGE”, Katalancada “FORMATGE”. İlk defa Memluk Türkçesinde BENİR, PENİR, BEYNİR şekillerinde görülüyor. Yazılı olarak en eski öz Türkçe karşılığı ise KÂŞGARLI MAHMUD tarafından yazılan DÎVÂNU LUGÂTİ’T-TÜRK’te geçmektedir; UDMA ve UDHITMA. UDHITMAK, Uygur Türkçesinde uyutmak anlamındadır. UDHITMA UDHITTI, sütü uyutmak, uyumuş süt, peynir anlamında kullanılmıştır. Farklı Türk lehçelerinde yine farklı kelimeler kullanılmıştır: AĞRIMIŞIK, SOGUT (KARLUK), KURUT, KESÜK, ÇÖKELEK, BIŞLAK. Peynir üretimine dair elde mevcut en eski arkeolojik bulgular MÖ 5 bin yıllarına ait. Çıkış noktaları ORTA ASYA, ORTA DOĞU YA DA AVRUPA olarak tahmin ediliyor. İlk üretiminin MÖ 8 bin yıl koyunun evcilleştirildiği tarih ile 9 bin yıl araları olarak olması mümkün. Peynir yapıcılığıyla ilgili ilk yazılı kaynak MÖ 2 binli yıllarda Mısır’daki mezar yazıtlarında görülür. FERMENTE SÜT ÜRÜNÜ Avrupa’daki peynir üretiminde iklimden dolayı daha az tuz kullanılmaktadır. Daha az tuz daha çeşitli faydalı mikrop ve enzim yetişebilmesinden dolayı bu peynirler farklı ve ilginç tatlar içerir. Peynir; süt proteini kazeinin peynir mayası ve kültürü ile pıhtılaştırılması ve bu pıhtıdan da peynir altı suyunun ayrılmasıyla elde edilen fermente bir süt ürünüdür. Buna karşılık kazein yerine peynir altı suyu proteininden oluşan RİCOTTA ve lor gibi peynirler ile peynir mayası içermeyen QUARK gibi peynirler de bulunmaktadır. Diğer fermente süt ürünleri gibi peynir de canlı organizmalar içerebilir. Raf ömrü boyunca peynirin duyusal, yapısal ve kimyasal özelliklerinde çeşitli değişiklikler görülebilmektedir. TAKLİT Mİ GERÇEK Mİ? Anadolu coğrafyası, insanlık tarihinde bilinen önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Ülkemiz yerel geleneksel peynirlerde barındırdığı zengin kültürel çeşitliliği ile sütçülük bilimine ve teknolojisine de rehberlik edecek birikime sahip. Bence PEYNİRDE HİLEYİ ÖNLEYEBİLİRSEK, TÜRKİYE’NİN ÇİĞ SÜTTE SORUNU KALMAZ, ÇİFTÇİ DE TÜKETİCİ DE KAZANIR. İşte size çılgınca gelebilecek bir iddia 20 TON MARGARİNDEN 45 TON PEYNİR İMAL EDİLİYOR. Ancak korkarım iddia değil gerçek. Çünkü MARGARİN, NİŞASTA, KEMİK UNU ve İADE PEYNİRLERDEN imal edilen peynir üretimi her geçen gün ülke geneline yayılıyor. Süt yerine bu ürünler kullanılıyor. Mantıken peynir imalatında süt kullanılsa Türkiye’nin sütü yetmez diye düşünüyorum. Nerenin peyniri meşhursa o taklit ediliyor. BİR GRAM SÜT KULLANMIYORLAR. Çok abartılı gelebilir ama öyle. Margarinin kuru madde oranı yüzde 90 su katılarak çoğaltılıyor. İçerisine de NİŞASTA, İADE PEYNİR konularak hiç süt katılmadan peynir imal ediliyor, bizler de afiyetle yiyoruz. Hileli peynirlerin hileli olup olmadığını fark etmek çok zor. Hile açık ve çözüm de çok açık. ELLİ YILLIK KAYGILAR NASIL OLABİLİR SÜTSÜZ PEYNİR? Biz yerel peynir zenginiyiz ama TÜKETİCİ KAYBEDİYOR, DEVLET KAYBEDİYOR PEKİ KİM KAZANIYOR? “Anadolu peynir cenneti” diye biliyoruz. Hatta bilmekle kalmamışız 193 çeşit peynirimiz kayıt altında. Bu hazinemizin neden farkında değiliz? Dünyaya anlatıp tanıtamıyoruz? Peki şimdi Tarım Bakanlığına sormak isterim. ÜLKEMİZDE SAHTE ÜRETİM DENETLENİYOR MU? Büyük bir ekonomik kayıp söz konusu, diğer taraftan insanlarımızın sağlığıyla da oynanıyor. Ayrıca ülkemiz peynir pazarında yok gibi. Tabii ki bu kaygılar elli yıllık kaygılar… TEREYAĞI, BAL, SUCUK, PASTIRMA yani nerede ise her ürün bu tür hileler ile karşı karşıya kalıyor. Herkes işini yapsa sorun kalmaz. Ama…. KÜNEFE MALZEMELER * 300 gram tel kadayıf * 10 yemek kaşığı tereyağı * 200 gram tuzsuz dil peyniri ŞERBETİ İÇİN; * 1 yemek kaşığı limon suyu * 2 su bardağı toz şeker * 2 su bardağı su HAZIRLANIŞI Künefenin ilk olarak şerbeti hazırlanır. Bir tencereye toz şeker ve iki bardak su konulur. Karışım ocağa alınır ve kısık ateşte ara ara karıştırılır. Yaklaşık olarak 20 dakika kadar kaynatılarak kıvam alması sağlanır. Son olarak şerbete limon suyu eklenip karıştırdıktan sonra ocaktan alınır. Soğuması için bir kenarda bekletilir. Tel kadayıf yayvan bir kaba alınarak el yardımıyla tel tel açılıp küçük parçalar hâline getirilir. Bir yanda tereyağı eritilir. Eriyen yağ da üzerine ilave edilerek kadayıfa güzelce yedirilir. Künefenin pişirileceği küçük boyuttaki tepsiler yine tereyağıyla yağlanır. Tel tel ayrılan kadayıfların yarısı pişirme tepsisinin tabanına bastırılarak yayılır. Rendelenen peynir kadayıfların üzerine hiç boşluk kalmayacak şekilde serpiştirilir. Kalan tereyağlı kadayıfla da peynirlerin üzeri bastırılarak kaplanır. Kadayıf ve peynir ikilisi bitene kadar her tepsi için aynı işlem yapılır. Hazırlanan tepsiler ocağın üzerine alınarak kısık ateşte pişirilir. Tepsiler ocak üzerinde gezdirilerek eşit şekilde pişmesi sağlanır. Taban kısmı renk alan künefe, geniş bir tabak yardımıyla ters çevrilir ve ocakta diğer tarafının da kızarması sağlanır. Nar gibi kızarmış olan künefelerin üzerine ılıyan şerbet gezdirilir. Kısa bir süre dinlendirilip, şerbetini çekmesi sağlanan künefeler dilimledikten sonra sıcak ya da ılık şekilde servise sunulur. PEYNİRLİ BÖREK MALZEMELER * 6 adet günlük yufka * Beyaz peynir * Maydanoz İç sosu; * 1 su bardağı süt * Çeyrek su bardağı sıvı yağ * 1 çay kaşığı tuz * 1 adet yumurta beyazı ÜZERİ İÇİN; * 1 adet yumurta sarısı * 2 yemek kaşığı yoğurt * 3 yemek kaşığı sıvı yağ * 1 fiske tuz HAZIRLANIŞI İlk olarak sos hazırlanır. Derin bir kâsede süt, sıvı yağ, tuz ve yumurta beyazı çırpılır. Bir tane yufka tezgâha serilerek sos fırçası yardımıyla her yerine eşit şekilde karışımdan sürülür. Bir tabağa beyaz peynir ufalanır, içerisine ince ince kıyılan maydanoz karıştırılır. Yufkanın üzerine bol miktarda peynir serpilir. Yufka enlemesine ortadan ikiye kesilir. Arzuya göre yufkalar dörde bölünerek porsiyonluk da hazırlanabilir. Yufka rulo hâlinde sarılarak gül gibi dolanır. Bütün yufkalara tek tek aynı işlem uygulanarak yağlanmış fırın tepsisine dizilir. Üzeri için sos malzemeleri bir kapta çırpılır ve fırça ile hepsinin üzerine sürülür. Isıtılmış 190-200 derece fırında kızarana kadar pişirilir.

QOSHE - 193 kayıt altına alınmış çeşidimiz bulunuyor! Peynir cennetiyiz ama farkında mıyız? - Adnan Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

193 kayıt altına alınmış çeşidimiz bulunuyor! Peynir cennetiyiz ama farkında mıyız?

12 0
02.03.2024

Ülkemiz yerel geleneksel peynirlerde barındırdığı zengin kültürel çeşitliliği ile sütçülük bilimine ve teknolojisine de rehberlik edecek birikime sahip. Bence peynirde hileyi önleyebilirsek çiftçi de tüketici de kazanır. Peynir, kelimesi modern Türkçeye Farsça sütten yapılmış manasına gelen PANĪR kelimesinden geçmiş. İngilizceye ise Latince CASEUS. Kelimenin kökeninin Hint-Avrupa dillerinde yer alan mayalanmak-ekşimek manasına gelen KWAT kökünden geçtiği düşünülüyor. İspanyolca ve Portekizceye de Latinceden geçmiş. Fransızca, İtalyanca ve Katalancaya ise yine aynı kökenden gelmiş. İspanyolcada “QUESO”, Portekizcede “QUEIJO”, Almancada “KÄSE”, Felemenkçede “KAAS” ve İngilizcede “CHEESE” İtalyancada “FORMAGGIO”, Fransızcada “FROMAGE”, Katalancada “FORMATGE”. İlk defa Memluk Türkçesinde BENİR, PENİR, BEYNİR şekillerinde görülüyor. Yazılı olarak en eski öz Türkçe karşılığı ise KÂŞGARLI MAHMUD tarafından yazılan DÎVÂNU LUGÂTİ’T-TÜRK’te geçmektedir; UDMA ve UDHITMA. UDHITMAK, Uygur Türkçesinde uyutmak anlamındadır. UDHITMA UDHITTI, sütü uyutmak, uyumuş süt, peynir anlamında kullanılmıştır. Farklı Türk lehçelerinde yine farklı kelimeler kullanılmıştır: AĞRIMIŞIK, SOGUT (KARLUK), KURUT, KESÜK, ÇÖKELEK, BIŞLAK. Peynir üretimine dair elde mevcut en eski arkeolojik bulgular MÖ 5 bin yıllarına ait. Çıkış noktaları ORTA ASYA, ORTA DOĞU YA DA AVRUPA olarak tahmin ediliyor. İlk üretiminin MÖ 8 bin yıl koyunun evcilleştirildiği tarih ile 9 bin yıl araları olarak olması mümkün. Peynir yapıcılığıyla ilgili ilk yazılı kaynak MÖ 2 binli yıllarda Mısır’daki mezar yazıtlarında görülür. FERMENTE SÜT ÜRÜNÜ Avrupa’daki peynir üretiminde iklimden dolayı daha az tuz kullanılmaktadır. Daha az tuz daha çeşitli faydalı mikrop ve enzim yetişebilmesinden dolayı bu peynirler farklı ve ilginç tatlar içerir. Peynir; süt proteini kazeinin peynir mayası ve kültürü ile pıhtılaştırılması ve bu pıhtıdan da peynir altı suyunun ayrılmasıyla elde edilen fermente bir süt ürünüdür. Buna karşılık kazein yerine peynir altı suyu proteininden oluşan RİCOTTA ve lor gibi peynirler ile peynir mayası içermeyen QUARK gibi peynirler de bulunmaktadır. Diğer fermente süt ürünleri gibi peynir de canlı organizmalar içerebilir. Raf ömrü boyunca peynirin duyusal, yapısal ve........

© Türkiye


Get it on Google Play