Ülkemiz insanlarının genelini bir masa etrafında toplayan ve sosyalleştiren belki de tek aktivite ve öğün kahvaltı… Kahvaltı ve kahvaltılık ürünler ülkemizin en güçlü olduğu gastronomi alanlarıdır. Kahvaltı kelimesi nereden gelmiştir acaba? Daha doğrusu nasıl oluşmuştur? KAHVE ve ALTI kelimelerinin zamanla oluşmuş söyleniş biçimi olabilir mi? Eskiler ekâbir takılırmış… Sabahları kahve içmeden edemezlermiş. Sanırım, sabah kalkar kalkmaz aç karnına kahve içmemek için bir şeyler atıştırıyorlarmış. Ondan sonra kahvelerini içiyorlar belki... Kesin olan ise kahvaltı gerçekten tam bir kültür işidir. Osmanlı Sarayının günümüze ulaşabilen mutfak kayıtlarına göre günde iki defa SUBH (sabah) ve MESA (akşam) yemek yenildiğini öğreniyoruz. Sabah, 10.00 ile 11.00 saatleri arasındaki adına “KUŞLUK” da deniyor. Bir de akşam üzeri, güneş batmadan hemen önce saat 16.00 ile 18.00 arası yeniliyor. Bu iki ana öğün haricinde sabah erken vakitte, kahveden önce yapılan ufak tefek atıştırmalar esas bir öğün olarak Osmanlı mutfak kültüründe tam olarak adı konulmasa da KAHVE-ALTI (KAHVALTI) olarak adlandırılabilir. Çok daha fazla ayrıntı yok. DİĞER ÜLKELERDE BU ALIŞKANLIK YOK Günümüz kahvaltı kültürünün çok partili dönem sonrasına denk geldiğini düşünebiliriz. Çünkü o dönemin öncesinde pek çok aile için kahvaltı çorba (özellikle tarhana) olarak biliniyor. Bir gün hayatımıza ve sofralarımıza peynir ve zeytinle birlikte çay giriyor. Beraberinde reçeller, marmelatlar, bal, kaymak, tereyağı, pastırma ve sucuk… Sonrasında ne yazık ki margarin ve her türlü salam, sosis diye bitmez tükenmez bir çeşitlilik. Onlarca yıldır Anadolu’nun çoğu yerinde süt ile yapılan kahvaltılar varmış. Ülkemiz insanlarının genelini bir masa etrafında toplayan ve sosyalleştiren belki de tek aktivite ve öğün kahvaltı. Diğer ülkelerde kahvaltı alışkanlıkları yok denecek kadar az. Kahvaltı ve kahvaltılık ürünler ülkemizin en güçlü olduğu gastronomi alanlarıdır. Kahvaltı sadece doğru ve lezzetli ürünlerle sınırlı değil. Keyifli bir kahvaltının; yeri, masadaki sunum aparatları gibi birçok tamamlayıcısı var. DÖRT MEVSİM BİR ARADA Ülkemizde sabah kahvaltıları, bölgeden bölgeye farklılıklar gösterir. Buna etken olarak coğrafi bölgelerin konumları ve ürettikleri gıda maddeleri de etkiliyor. Ülkemizin büyük bir ayrıcalıkla dört mevsimi bir arada yaşaması da sayılabilir. Padişah sofralarından, gazete üzerindeki bir parça beyaz peynir, bir avuç zeytin ve simide kadar her yüz güldüren neşenin menşei bu topraklardır. Lilia ZAOUALİ’nin TÜRK, ARAP, PERS, GREK-ROMA ve mutfakları ile aşçılarından esinlenerek kaleme aldığı “ORTA ÇAĞ’DA İSLAM MUTFAĞI” adlı kitapta Türklerin “KUŞLUK VAKTİ” yediği yemeklerin zenginliğinden bahsedilir. ÇEŞİTLER SAYMAKLA BİTMEZ Her sabah yeni bir başlangıç, her yeni gün hepimiz için verilen bir hediye. Size muhteşem bir kahvaltı sözü veriyorum. Hadi kuralım soframızı ama üşenmek yok. Taze sarımsak, soğan, maydanoz ve baharatlarla yapılan, bir biçimde mücver olan “ÖCCE”; Taze soğan, sızma zeytinyağı baharatlar ile haşlanmış ve doğranmış yumurta salatası bazı yerlerde ismi “BEZİRGÂN KEBABI”; Bakla, tahin ve bol zeytinyağı ile “BETON”; Kapya biber, kuru soğan, domates, tuz ile kula usulü PİŞİRGEÇ; HATAY semirsek böreği, BİNGÖL tandır ekmeği, tuzlu yoğurtta yumurta, KAYSERİ tandır böreği, TOKAT çökelekli, katmer, yağlı, ERZURUM fırın ketesi, Kayseri Tahinli ve pişi ile hamur konusundaki derinliğimize bir gönderme yapalım. FAVORİM AZ-ÖZ OLAN Gelelim peynirlerimize ÇANAKKALE Ezine peyniri, TRAKYA’nın kaşkaval, KARS eski kaşar peynir, Diyarbakır’ın örgü peyniri, ELÂZIĞ şavak tulumu, HATAY testi peyniri (carra peyniri), sünme peynir, lavaş peyniri (topak&çörekotlu), kaynatılmış yaprak peynir, çörek otlu peynir, KARADENİZ minzi, golot peynirleri AFYONKARAHİSAR manda tereyağı, TRABZON ayran yağı, AFYONKARAHİSAR kaymak, TOKAT bez sucuk, TOKAT çalma pekmez, TOKAT kuşburnu pelveri, KASTAMONU erik pelverdesi, etli ekmeği, KASTAMONU pastırma, DİYARBAKIR kenger kavurma, GİRESUN sakarca mıklası, VAN kavut, murtuga, HATAY halhalı zeytin, MERSİN savrani zeytin, sarı haşebi zeytini, KARAMANİ ZEYTİNİ, ATTUN ZEYTİNİ, ADANA patlıcan reçeli, turunç reçeli, ceviz reçeli, kebbet reçeli, karadut reçeli, MANYAS tatlı loru yoruldum yazmaktan vallahi… Daha onlarca, yüzlerce çeşit var ama yine de her zaman nitelikli az-öz kahvaltı favorim.. Siz bu pazar evde değil dışarıda bir kahvaltı istiyorsanız o zaman çok fazla olmasa da benim mutluluk garantili farklı damaklar için önerilerim; KARAKÖY MUMS, BEYOĞLU CUMA, ARNAVUTKÖY A BİT OF EGGO, BALAT PERİSPİRİ, ŞİŞLİ CASA COOKLİFE, KUMKAPI BORİS’İN YERİ. ANADOLU YAKASI’NDA HAVVA ANA...

QOSHE - Coğrafi zenginliğimiz kahvaltılara yansıyor - Adnan Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Coğrafi zenginliğimiz kahvaltılara yansıyor

5 0
10.02.2024

Ülkemiz insanlarının genelini bir masa etrafında toplayan ve sosyalleştiren belki de tek aktivite ve öğün kahvaltı… Kahvaltı ve kahvaltılık ürünler ülkemizin en güçlü olduğu gastronomi alanlarıdır. Kahvaltı kelimesi nereden gelmiştir acaba? Daha doğrusu nasıl oluşmuştur? KAHVE ve ALTI kelimelerinin zamanla oluşmuş söyleniş biçimi olabilir mi? Eskiler ekâbir takılırmış… Sabahları kahve içmeden edemezlermiş. Sanırım, sabah kalkar kalkmaz aç karnına kahve içmemek için bir şeyler atıştırıyorlarmış. Ondan sonra kahvelerini içiyorlar belki... Kesin olan ise kahvaltı gerçekten tam bir kültür işidir. Osmanlı Sarayının günümüze ulaşabilen mutfak kayıtlarına göre günde iki defa SUBH (sabah) ve MESA (akşam) yemek yenildiğini öğreniyoruz. Sabah, 10.00 ile 11.00 saatleri arasındaki adına “KUŞLUK” da deniyor. Bir de akşam üzeri, güneş batmadan hemen önce saat 16.00 ile 18.00 arası yeniliyor. Bu iki ana öğün haricinde sabah erken vakitte, kahveden önce yapılan ufak tefek atıştırmalar esas bir öğün olarak Osmanlı mutfak kültüründe tam olarak adı konulmasa da KAHVE-ALTI (KAHVALTI) olarak adlandırılabilir. Çok daha fazla ayrıntı yok. DİĞER ÜLKELERDE BU ALIŞKANLIK YOK Günümüz kahvaltı kültürünün çok partili dönem sonrasına denk geldiğini düşünebiliriz. Çünkü o dönemin öncesinde pek çok aile için kahvaltı çorba (özellikle tarhana) olarak biliniyor. Bir gün hayatımıza ve sofralarımıza peynir ve zeytinle birlikte çay giriyor. Beraberinde reçeller, marmelatlar, bal, kaymak, tereyağı, pastırma ve sucuk… Sonrasında ne yazık ki margarin ve........

© Türkiye


Get it on Google Play