Türk mutfağı, ününü fazlasıyla hak eden bir mutfak zenginliğine sahip. Bu zenginlik daha dikkatlice irdelenmeli, daha fazla hissedilmeli ve anlaşılmalıdır. Konu üç öğün karın doyurmaktan çok daha fazlasıdır. Anadolu coğrafyası, meyve toplayıcılık ile avcılıktan önce yarı tarıma ve yerleşik düzene, daha sonra da tarım ve madenciliğe geçilen ilk ve en eski uygarlıkların yaşadığı coğrafyalardan biri. Anadolu’da yaşamış değişik toplulukların uygarlık aşamalarının, geleneksel niteliklerini ortaya koyan Anadolu yemeklerinin; bugünkü adıyla ‘TÜRK MUTFAĞI’ Anadolu uygarlığının hangi aşamalardan geçtiğini gösteren somut bir belge niteliğindedir. YEMEĞİN TARİHİ konusunda ANADOLU izlenecek yol açısından önemli bir başlangıç rotası. Çünkü bilgi tat almaktır ve bilgi tat almaksa o zaman ANADOLU dünyadaki en büyük kütüphanelerden birisidir. Lezzeti anlamak ise en basit şekliyle, lezzeti oluşturan ürünlerin yetiştirildiği toprakları tanımaktan başlar. O topraklarda hayat kuranların saklama incelikleri, pişirme usulleri, sunuş biçimleri ve o yemek için kurulan sofra ile son bulur. Lezzet, doğru anlatılır ve anlaşılırsa gerçek bir hikâyedir. Anadolu mutfak kültürü, kökleri çok eskiye giden bir çeşitliliğe, kişilikli bir duruşa ve bu duruşu haklı kılan bir birikime sahip. Anadolu’yu doğru anlamanın en iyi yollarından birisidir mutfak kültürü, çünkü mutfak kültürü hayatın kendisidir. En doğal içgüdüsel karın doyurma hadisesinden en muhteşem sofralara hayatı hissetmektir. OSMANLI DÖNEMİNDE ZENGİNLEŞMİŞ Aslında çok bildik gibi gelse de 21. yüzyıl ortalarında Anadolu hâlâ gizemini korumaktadır. Anadolu lezzetlerinin; bu tatları tanıma şansı bulan herkesi yavaş yavaş içine alan sırları ve hikâyeleri, kendini yenileyen yenilikleri kabul eden bir yapısı, mistik bir kokusu, kişilikli bir ruhu var. Anadolu coğrafyası ve komşu uygarlıkların çeşitli etkileşimleriyle gelişmiştir. Orta Asya’nın yalın yemekleri, binlerce yıllık bir coğrafyanın birikimiyle kucaklaşmış, daha sonrasında da Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde zenginleşmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte artan Batı kültürünün etkisiyle de günümüzün TÜRK MUTFAĞI hâline gelmiştir. Asya ve Avrupa’nın başlangıç noktalarında olup üç kıtanın kültürüyle bir mozaik çıkaran Anadolu, yiyecek üretiminde olduğu gibi tüketim pratikleri konusunda da zengin bir geçmişe ve çeşitliliğe sahip. Sadeliğin görkemini yansıtan Selçuklu; yemeğin sanata dönüşmesinin de başlangıç noktası olmuş. Sonrasında Osmanlı Saray Mutfağı ile çeşitlenmiş ve günümüz Türkiye’si TÜRK MUTFAĞI’nın yenilikçi yüzü hâline gelmiş. Aslında kısaca günümüz TÜRK MUTFAĞI, Göbekli Tepe’den Selçukluya, Osmanlıdan modern Türk mutfağına kadar yaşanan sürecin özeti… Şüphesiz ki bereketli topraklar bu ünvanı Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Marmara olarak dört ayrı büyük denizle çevrilmiş olmasına dayandırmıştır. Bunun yanı sıra akarsu ve nehirlerle sulanabilir arazilerin çok olması da farklı hayvan ırklarının varlığına etki etmiştir. EKSİKLERİMİZ ÇOK FAZLA Dünyanın önemli mutfaklarından biri olarak görülen Türk mutfağı aslında yemek çeşitleri pişirme yöntemleri, sofra düzeni, kiler kültürü (saklama), gelenek-görenekleri ve etnografyası ile ününü fazlasıyla hak eden bir mutfak zenginliğine sahip. İnanıyorum ki Türk mutfağı, dünya mutfak literatürün de ilk beşi içinde olabilir. Bu konuda eksiklerimiz çok… Devlete, mutfak profesyonellerine ve ülkemizin insanlarına düşenler var. Her kişi ya da kurum bu sorumluluğu hissetmeli ve gereğini yapmalı. Çünkü TÜRK MUTFAĞI, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait toprakların kültürel bütünüdür. MÜSLÜMANLAR, MUSEVİLER, HRİSTİYANLAR, ORTODOKS RUMLAR, KATOLİK RUMLAR, PROTESTAN RUMLAR, TÜRK ORTODOKSLAR, PROTESTAN TÜRKLER, PROTESTAN ERMENİLER, KATOLİK, PROTESTAN SÜRYANİLER gibi dinlerin; GÜRCÜLER, SELANİKLİLER, LEVANTENLER, YEHOVA ŞAHİTLERİ, BAHAÎLER, KÜRTLER, ÇERKEZLER, LAZLAR, KIRGIZ, ÖZBEK, KAZAK, UYGURLAR ve daha onlarca kültürün coğrafyası… Diğer taraftan Anadolu’yu yurt edinmiş HİTİT, ASUR, LU-Vİ, FRİG ve ROMA ile daha fazlası onlarca büyük medeniyetin de coğrafyası… Böyle bir birikim ve bu denli bereketli bir coğrafyanın mutfağı elbette dünyanın en iyi birkaç ülkesinden biri olmalı. Bugün bunu söyleyebilmek zor olabilir. Bizlere düşen bunun nedenlerini sormak ve cevaplarını bulmaktır. Sahip olunan zenginlik tüm kurum, kuruluş ve ülke insanlarımız tarafından daha dikkatlice irdelenmeli, daha fazla hissedilmeli ve anlaşılmalıdır. Konu üç öğün karın doyurmaktan çok daha fazlasıdır.

QOSHE - Yeryüzü kültürünün lezzet halkası: Türk mutfağı - Adnan Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeryüzü kültürünün lezzet halkası: Türk mutfağı

6 11
24.02.2024

Türk mutfağı, ününü fazlasıyla hak eden bir mutfak zenginliğine sahip. Bu zenginlik daha dikkatlice irdelenmeli, daha fazla hissedilmeli ve anlaşılmalıdır. Konu üç öğün karın doyurmaktan çok daha fazlasıdır. Anadolu coğrafyası, meyve toplayıcılık ile avcılıktan önce yarı tarıma ve yerleşik düzene, daha sonra da tarım ve madenciliğe geçilen ilk ve en eski uygarlıkların yaşadığı coğrafyalardan biri. Anadolu’da yaşamış değişik toplulukların uygarlık aşamalarının, geleneksel niteliklerini ortaya koyan Anadolu yemeklerinin; bugünkü adıyla ‘TÜRK MUTFAĞI’ Anadolu uygarlığının hangi aşamalardan geçtiğini gösteren somut bir belge niteliğindedir. YEMEĞİN TARİHİ konusunda ANADOLU izlenecek yol açısından önemli bir başlangıç rotası. Çünkü bilgi tat almaktır ve bilgi tat almaksa o zaman ANADOLU dünyadaki en büyük kütüphanelerden birisidir. Lezzeti anlamak ise en basit şekliyle, lezzeti oluşturan ürünlerin yetiştirildiği toprakları tanımaktan başlar. O topraklarda hayat kuranların saklama incelikleri, pişirme usulleri, sunuş biçimleri ve o yemek için kurulan sofra ile son bulur. Lezzet, doğru anlatılır ve anlaşılırsa gerçek bir hikâyedir. Anadolu mutfak kültürü, kökleri çok eskiye giden bir çeşitliliğe, kişilikli bir duruşa ve bu duruşu haklı kılan bir birikime sahip. Anadolu’yu doğru anlamanın en iyi yollarından birisidir mutfak kültürü, çünkü mutfak kültürü hayatın kendisidir. En doğal içgüdüsel karın doyurma hadisesinden en muhteşem sofralara hayatı hissetmektir. OSMANLI DÖNEMİNDE........

© Türkiye


Get it on Google Play