“Yasemin, giydiği gelinliği götürmedi; teyze annede duruyor. Onu yarın gider alırım...” Yıllar önce nişanlımla birlikte sevinç içinde döndük Ankara’dan ağustos ayının ortalarında. Söz vermişti Genel Müdür Neriman Hanım çünkü: “Dilekçenizle birlikte evlilik belgeniz ulaşır ulaşmaz bana, dilediğiniz okula naklederim eşinizi” demişti. Niçin bekleyecektik biz öyleyse! “En iyisi, hiç beklemeyelim artık” deyip nikâh için mümkün olan en yakın günü belirledik: 1 Eylül için resmî işlemleri başlattık hemen. İkinci en önemli iş gelinlik… Gelinlik olmadan nerede görülmüş nikâh, nerede görülmüş evlilik? Şöyle bir dolaştık mağazaları. En ucuzu, en sadesi bile dudak uçuklatıyordu o yıllarda bile. “Olmaz, veremeyiz onca parayı” dedi nişanlım. “En çok yarım saat, bilemedin bir iki saat için verilmez onca para. Biraz zamanımız olsa, ben kendim dikerdim ama…” “Vermeyip de ne yapacağız? Gelinliksiz olmaz ama!” deyince ben: “Bak, ne düşündüm ben bu ara.” “Ne düşündün?” “Teyze annemin küçük oğlu Engin evlendi; iki yıl önce. Biliyorsun, onlar Hollanda’da… Eşi Yasemin, giydiği gelinliği götürmedi; teyze annede duruyor. Onu ben yarın gider alırım. Bir temizleyiciye veririm. Yepyeni mis gibi olur.” “Olur mu dersin?” “Neden olmasın! Bal gibi olur hem de.” Fatih ilçesinin Çarşamba semtinde oturuyordu teyze anne. Nişanlım, sabah erkenden gidip almış gelinliği ama vermemiş temizleyiciye. “Niçin?” diye sorunca anlattı nedenini: “Vermek için gittim bir temizlikçiye. Öyle bir fiyat söylediler ki vermeden döndüm geriye.” “Başka temizleyicilere gidelim birlikte. Üç aşağı beş yukarısına bakmadan verelim gecikmeden. Var o kadar param benim.” “Başkaları belki daha fazla ister. Herhangi bir giysi değil bu, adı üstünde gelinlik… Daha aşağı yapmazlar. Üzme sen tatlı canını. Ben onu bir güzel yıkarım çamaşır makinesinde. Sonra da bir güzel ütülerim. Al sana yepyeni bir gelinlik! Benden daha iyi mi yapacak temizleyici?” Aynen böyle dedi ve aynen böyle de yaptı. İster fedakârlık deyin siz buna ister özveri… Söyler misiniz lütfen, gelin olacak kaç genç kız yapabilir; böyle bir şeyi? Gelinliği böyle çıkardık aradan da ya damatlık? O nasıl olacak? DEVAMI YARIN

QOSHE - “Yasemin’in gelinliği yeter” - Ünal Bolat
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Yasemin’in gelinliği yeter”

13 1
22.04.2024

“Yasemin, giydiği gelinliği götürmedi; teyze annede duruyor. Onu yarın gider alırım...” Yıllar önce nişanlımla birlikte sevinç içinde döndük Ankara’dan ağustos ayının ortalarında. Söz vermişti Genel Müdür Neriman Hanım çünkü: “Dilekçenizle birlikte evlilik belgeniz ulaşır ulaşmaz bana, dilediğiniz okula naklederim eşinizi” demişti. Niçin bekleyecektik biz öyleyse! “En iyisi, hiç beklemeyelim artık” deyip nikâh için mümkün olan en yakın günü belirledik: 1 Eylül için resmî işlemleri başlattık hemen. İkinci en önemli iş gelinlik… Gelinlik olmadan nerede görülmüş nikâh, nerede görülmüş evlilik? Şöyle bir dolaştık mağazaları. En ucuzu, en sadesi bile dudak uçuklatıyordu o yıllarda bile. “Olmaz, veremeyiz........

© Türkiye


Get it on Google Play