Her şey öylesine büyük bir hızla eskiyor ve değersizleşiyor ki nereye tutunacağını, nerede derin bir anlam bulacağını bilemiyor insan. Daha birkaç gün önce göklere çıkarılanın bir bilgi, bir hamle ile yerlerde süründüğünü görebiliyoruz. Kalbinde sadakat taşıyanlar için çok zor bir yer haline geldi artık dünya. Her şeyin geçici olduğu hissi gittikçe artıyor sanki. Oysa insan bu dünyada geçici olduğuna dair o katlanılmaz duyguyu başka şeylerle ikame etmeye çalışmış hep. Bir anlam, bir yücelik aramış, sonsuzluğa doğru hamle yapmış. Şimdilerde ise tüketmek, silmek, yok etmek, engellemek, karalamak, linç etmek, kalemi kırmak günün en yaygın pratiklerinden. Bugün baş tacı edilenin yarın yerlerde sürünmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.

Bir yandan eskisinden daha görünür haldeyiz; özel ve kamusal arasındaki sınır daha silik hale geliyor, özel alan-kamusal alan dikotomisi zayıflıyor, diğer yandan ise bunca görünürlük görünmezliğe dönüşüyor. Görünür hale gelenlerin çokluğu içinde kaybolup hiçleşmeye başlıyoruz.

Bir yanda derin bir nihilizm diğer yanda dinsel fanatizm. İkisi birbirini besliyor.

Kendimle kaldığım anlarda sadece ben mi böyle kaybolmuş, heyecanını yitirmiş, kırık bir kalbin acısıyla kalmış haldeyim diye düşünüyorum ama başka hayatlara bakınca pek de yalnız olmadığımı görüyorum. Şu an kendini doruklarda hissedenlerin her an oralardan yuvarlanabileceğini öngörebiliyorum çünkü. Kalıcı olan tek şey geçicilik.

Her şeyin elde edilebilir olduğu duygusu var artık. Yoksullar kolayca zenginleşebilir, çirkinler güzelleşebilir, doktora mı istiyorsun, birisi senin için para karşılığında yazabilir; parayı bastırdın mı hiyerarşi basamaklarının en üstüne tırmanabilirsin. Her şey ulaşılır durumda ama ulaştıktan sonra da tepetaklak düşmeyeceğinin, diğer uca savrulmayacağının garantisi yok.

Büyük bir sevgiyle bağlandıkların, hayatını bir ışıkla aydınlatanlar için karalayıcı, yerden yere vurucu sözler işitiyorsun birden. Bildiklerinin yanlış olduğunu; o kişilerin sandığın gibi birileri olmadığını iddia ediyorlar. Ellerinde çok sayıda kanıt var yanıldığını göstermek için. Hiçbir şey güvenilir değil. Her kahraman haine dönüşebilir. Sonradan bunun doğru olmadığını, bir karalama kampanyası olduğunu keşfetsen bile yara bere içinde kalmış oluyorsun. Sevgin, bağlılığın gölgeleniyor. Kafandaki kuşku seninle artık.

Büyük acılardan geçmiş devrimci romantik kuşağımı düşünüyorum bazen, bugünkü pek çok özgürlüğün önünün açılması için yara bere içinde kalmış kuşağım kadınlarını özellikle. Ödenen bunca bedelle ulaşılan dünya bu işte. Pek çok anlamda eskisinden iyi olduğu doğru ama her ilerleme kendisine engellemeye çalışanın hamlelerini de tetikliyor. Ölmüş, bitmiş olan hortluyor. Dünya hiç hesapta olmayan güçler tarafından ele geçirilmiş oluyor.

İçimdeki boşluk duygusu bireysel serüvenimle mi ilgili yoksa paylaşılmış bir duygu mu onu anlamaya çalışıyorum. Benimkini andıran pek çok hikâye biliyorum, her hikâye benzersiz olsa da. Aradığınız anlama ulaşılamıyor diyor teknolojik bir ses. Her şeyin taklidi, her şeyin sahtesi üretiliyor hızla. Kırık kalbim için güçlü bir yapıştırıcı var mı sorusunu sormaya kalksam kapitalizm yapıştırıcı reklamlarını fırlatıyor önüme. Cep telefonum bütün sırlarımı biliyor ve bunu paraya, üne, güce dönüştürmek isteyenlere anlatıyor hemen.

Kişisel tarihimi farklı seçeneklerle birkaç versiyon halinde kurabiliyorum. Değişim öyle hızlı ki ben kimliğimi tanımlamaya çalışırken başka bir yere geçilmiş oluyor. Evden çıkana kadar mahallem değişmiş oluyor. Bir süredir görmediğim birileriyle karşılaşınca değişim şok edebiliyor beni. Bildiğim, tanıdığım dünya bir çocukluk, gençlik anısı yalnızca. Yenisine yetişmek için koşuyorum ama o daha hızlı koşuyor ben koştukça.

Yaşamanın ana fikri geçicilik. Çağlar boyunca böyleydi belki de hiç bugünkü kadar gündelik pratiklerin adı haline gelmemişti.

Sonsuzluk duygusu arayan insan cenneti, reenkarnasyonu filan hayal edip avutmuş hep kendini; ya da geriye kalanların kalbinde bir yer aramış. Kötü haber şu ki kalpler bile unutkan artık. Hatıra eskiyor büyük bir hızla. Ne kadar hızlıysan ne kadar değişkensen o kadar varsın artık bu alemde.

QOSHE - GEÇİCİLİK - Neşe Yaşın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

GEÇİCİLİK

3 8
03.12.2023

Her şey öylesine büyük bir hızla eskiyor ve değersizleşiyor ki nereye tutunacağını, nerede derin bir anlam bulacağını bilemiyor insan. Daha birkaç gün önce göklere çıkarılanın bir bilgi, bir hamle ile yerlerde süründüğünü görebiliyoruz. Kalbinde sadakat taşıyanlar için çok zor bir yer haline geldi artık dünya. Her şeyin geçici olduğu hissi gittikçe artıyor sanki. Oysa insan bu dünyada geçici olduğuna dair o katlanılmaz duyguyu başka şeylerle ikame etmeye çalışmış hep. Bir anlam, bir yücelik aramış, sonsuzluğa doğru hamle yapmış. Şimdilerde ise tüketmek, silmek, yok etmek, engellemek, karalamak, linç etmek, kalemi kırmak günün en yaygın pratiklerinden. Bugün baş tacı edilenin yarın yerlerde sürünmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.

Bir yandan eskisinden daha görünür haldeyiz; özel ve kamusal arasındaki sınır daha silik hale geliyor, özel alan-kamusal alan dikotomisi zayıflıyor, diğer yandan ise bunca görünürlük görünmezliğe dönüşüyor. Görünür hale gelenlerin çokluğu içinde kaybolup hiçleşmeye başlıyoruz.

Bir yanda derin bir nihilizm diğer yanda dinsel fanatizm. İkisi birbirini besliyor.

Kendimle kaldığım anlarda sadece ben mi böyle kaybolmuş, heyecanını yitirmiş, kırık bir kalbin acısıyla kalmış haldeyim diye düşünüyorum ama başka hayatlara bakınca pek de yalnız olmadığımı görüyorum. Şu an kendini doruklarda hissedenlerin her an oralardan yuvarlanabileceğini........

© Yeni Düzen


Get it on Google Play